27 Aralık 2015 Pazar

Sina Akşin'in Çokpartili Sistem Hakkındaki Görüşleri

Çokpartili sistem maalesef çok kötü sınav veriyor. bakın nasıl gelişti Küba, Çin nasıl bu hale geldi? Tek parti sistemi ile geldi. Atatürk zamanında devrimler tek parti ile yapılmadı mı? Ve Atatürk dönemi bir aydınlanma dönemi değil miydi? Ve o kadar parlak bir görüntüsü vardı ki, Atatürk döneminin Hitler zulmünden kaçan yığınla profesör çalışmak için Türkiye'ye geldiler, burada yıllarca çalıştılar. Dünya Savaşının sonuna kadar. O tek parti ile. Bunu daha önce de söyledim, bu çokpartili sistemle demokrasi aynı şey değil... Çok partili sistem bir mekanizma, bu mekanizma demokrasiye hizmet edebilir de, etmeyebilir de; sandıktan çıkan sonuca bağlı. Sandıktan yanlış şeyler çıkarsa, demokrasiye bir hizmet olmaz. Çünkü demokrasi çok yüce bir şeydir. Demokrasi, bir toplumdaki toplam eşitlik ve özgürlüklerin ortaya koyduğu tablodur." (sh.185)
"... Türkiye'nin bu (Atatürk devrinde Halkevleri gibi geliştirilen kurumların ortadan kaldırılması) hali bütün Atatürkçüaydınlar için sürekli bir üzüntü kaynağı. Biliyorsunuz, 1950'den beri bütün seçimleri karşıdevrim kazanıyor. Bu karşıdevrim Türkiye için vahim bir şey. Bunu konuşmuştuk galiba, değil mi?" (sh. 233)
"... (Özal ailesi için) Ailede şeriatçılık var ama onlar esas itibariyle kısmi karşıdevrimcidir. Şimdi tam karşıdevrimciler çıktı. Necmettin Erbakan ve takipçileri. Bunların yaptığı her şeyden şüphelenmek gerekiyor. Çünkü bunlar şeriat diktatörlüğü getirmek istiyorlar. Ötekiler, Atatürk devrimini durdurmakla, dondurmakla yetiniyorlardı. Halbuki bu imam hatip takımı devrimleri durdurmakla yetinmiyorlar, bir karşıdevrim hazırlığındalar. Bunlar genellikle imam hatip mezunu oluyor. Biliyorsunuz Necmettin Erbakan'da imam hatip okulları için "Bunlar arka bahçemiz" demişti. Tam karşıdevrimcilerin yaptıkları hiçbir şeyden hayır gelmez. Bu sıralarda kalkıp da herhangi bir alanda "reform yapalım" diye çıkanlar, tam bir gaflet içindeler. Çünkü yapılacak her reform, tam da karşıdevrimin değirmenine su taşıyacaktır. Türkiye maalesef böyle bir uçurumun kenarındadır.
... Maalesef hep karşıdevrimin gölgesinde yaşıyoruz. Belki daha önce de söyledim; biz 1950'den beri aslında bir karşıdevrim diktatörlüğü altında yaşıyoruz. Her seçimi bunlar kazandığına göre bu bir diktatörlüktür. Yani isimler değişebilir, partiler değişebilir ama hepsi aynı kapıya, karşıdevrime çıkıyor.
-Bakış değişmiyor.
-Bakış değişmiyor. 1950'den beri biraz 27 Mayıs'ta ferahladık. Önce İsmat İnönü'nün, daha sonra Bülent Ecevit'in başbakanlıklarında bir miktar ferahladık, 28 Şubat'ta hafifçe nefes aldık ama hep aynı şey, her seferinde bunlar kazanıyor, olacak iş değil."

Tarihin Deltasına Yolculuk, "Sina Akşin Kitabı", İş Bankası Yayınları (sh.234)

İnsan zihninde yaşar. Hayalleri, korku ve endişeleri vb tüm duyguları zihinde yaşatılır, hissedilir. Gerçekle algının karıştırılması sistematik hale gelince tıbbi destek almak gerekir. İşte dil üzerinden  içindekini dışarı vurarak aslında yardıma ihtiyacı olduğu mesajını vererek imdat çağrısı yapan zihinlerin çağrısını duyalım, şifa dileyelim, lütfen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...