27 Temmuz 2013 Cumartesi

Myriam Hernandez

Myriam Hernandez. Wonderful beauty, voice, comment, songs and a special woman. She is my favorite singer from The Latin World. Please listen and advice her. I hope to share some of her works with you ...

http://en.wikipedia.org/wiki/Myriam_Hern%C3%A1ndez

 




17 Temmuz 2013 Çarşamba

İYİDEKİ KÖTÜ (1)- PAUL WATZLAWICK – (*)


  1. Aniden öğrenme merakına tutulduğu şey, yaşamın biz insanlardan bağımsız olarak her şeyi düzenleyen kendi kurallarının olup olmadığıydı. Keşke bu hayırsız soruya hiç bulaşmasaydı -zira bu soru onun kendi halindeki mutlu yaşamına son vermişti. Adamın derdi, hamamböceğinin “nasıl bu kadar çok bacağı, böylesine bir zerafet ve kusursuz bir uyumla hareket ettirebiliyorsun?” sorusuyla karşılaşan kırkayağınkiyle aynıydı. Kırkayak saflıkla sorulmuş bu soru üzerine düşünmeye başladı ve o andan itibaren de yürüyemez oldu. (sh.15)
          
  1. Saygıdeğer baylar, sizi temin ederim, çok fazla bilmek gerçek bir hastalıktır. Zira bilginin doğrudan kaçınılmaz meyvesi atalettir, yani kollarını kavuşturup oturmaktır. (sh.16) 

  1. Daha önceleri doğal güvenle ve çocuksu saflıkla kendini yaşama adamışken, şimdi güven hastası olmuştu. Gerçi zaman zaman kendisine sormuyor değildi, nasıl olup ta güven ve kesinlik üzerine düşünmediğini onca zaman güvenle ve halinden memnun yaşayabildiğini; şimdi ise gittikçe daha sık gözlenebilir olan tehlikeleri önlemek için somut önlemlere başvurduğu halde giderek kendini daha az güvende hissettiğini. (sh.18) 

  1. Bir şeyin iki katı, her zaman iki kat daha iyisi değildir. Bir şeyin yüz katı, sadece matematikte onun yüz katı eder.  Burada gizlenen ve en beklenmedik anda büyük aksiliklere yol açan numaranın püf noktası, olayların kritik bir anda nicelikten niteliğe sıçrama yapması ve bu sıçramanın insanın sağduyusunu şaşırtmasıdır...Her Allahın günü pasta yersen bıkarsın. Nicelikteki artış nitelikte de aynı oranla bir iyileşme sağlamaz. Belli miktardaki petrolü iki ayrı tankerle taşımak, iki katı kapasitedeki tek tankerle taşımaktan daha ekonomiktir. Ancak büyük tankerin hareket esnasındaki davranış biçimi, küçük tankerlerin davranış tarzlarından çok farklıdır. Nicelikteki iki kat, nitelikte farklı bir değişime neden olmuştur.

  1. İdeolog, dünyaya kendi bakışının tek doğru olduğu güveni sarsılmaz biçimdedir. (sh. 29) 

  1. Terörizmin mantığı: İşin başında insanlığı iyiliğe çağıran kişi, düşünce yoluyla insanları uyandıramayacağını görüp, kendini, yardıma muhtaç ama kavramlarla bir yere varamayan insanlığa neşteri vurmak durumunda kalan cerrah rolünde hissedecektir. Eyleminin her nasılsa insanı mistikleştiren baskı düzenini sarsacağı yerde, kan gölünün yol açtığı dehşet ve öfke sonucu farklı görüşteki insanları yakınlaştırıp aynı düzenin daha çoğunu talep etmelerine yol açmasıydı. Doğaldır ki, bunun üzerine o da kendini, aynı çılgın eylemlerin daha çoğunu gerçekleştirmeye mecbur hissetmişti... Daha Heraklit bile aşırı tutumların karşı çıkılan şeyin aşılmasını sağlamak bir yana onu daha da güçlendirdiğine dikkat çekmişti... Meryem kültünün içindeki ve ortaçağın aşk şarkılarındaki dişi olanın abartık biçimde yüceltilmesi, şu işe bakın ki, cadı yakmayla kol kola gelişmiştir; sevgi dini yolunu şaşırıp engizisyona saplanmıştır; Fransız Devrimi'nin idealleri giyotinin kullanımını zorunlu kılmıştır, Şah'ı Humeyni izlemiştir; Somoza'yı Sandinistalar; ve Saygon'da insanlar herhalde çoktandır hangisinin daha kötü olduğuna cevap bulmakta zorlanıyorlardır: ABD'li kurtarıcıların mı, yoksa Hanoi'li kurtarıcıların mı.   (sh. 32-33) 

  1. Kötünün karşıtı ille de iyi değildir. Belki de daha kötüdür. Özgürlük iyiyle, doğruyla mükemmellikle özdeş tutulamaz. Özgürlüğün iyiyle ve mükemmellikle her karışımı ve özdeş tutulması bizzat özgürlüğün reddidir, şiddet ve baskı ilanıdır. Zora dayanan iyi artık iyi değildir, kötüye dönüşmüştür. (sh.34) 

  1. Majesteleri, mükemmellik peşinde olmak, insan ruhuna musallat olabilecek en tehlikeli hastalıklardan biridir. (sh. 34) 

  1. Her psikolojik aşırılık gizliden gizliye kendi karşıtını içinde taşır veya karşıtıyla yakın ve asli bir ilişki içindedir. Jung      (sh. 34) 

  1. Kim bütün iyi şeyleri isterse bütün kötü şeyleri harekete geçirir. En yüce iyiye hiçbir uzlaşma tanımadan yönelmek-konu ister güven olsun, ister vatan, barış, mutluluk ya da başka bir şey- bir nihai reçete çözümdür, ya da hep iyiyi isteyip kötüyü yaratan güçtür. (sh.35) 

  1. İkinci dünya savaşı yıllarında Viyana duvarlarına yapıştırılan “Nasyonal sosyalizm mi, yoksa Bolşeviklerin yaratacağı kaos mu?” afiş sloganına muzip bir vatandaş şunu karaladı: “Ayran mı, sulu yoğurt mu” Çoğu zaman çözüm için üçüncü bir yol vardır. (sh.40)
   

(*) İyideki Kötü, Paul WATZLAWICK, Ayrıntı Yayınları, 1996

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Bu da geçsin polis kayıtlarına

Al birini vur ötekine. Muhteşem bir şarkı ve iki dil, iki yorum.


- Önce, Nikos VERTİS

Ne oluyor bana, anlatmaya korkuyorum. Benim kalbim kırık. Gerçeği yaşamama izin ver... Gerçek bir aşk olması için Nedeni ve sonucu olması için. Baktığım bu gözler... Onlarda sevgiyi bulmak için. Eğer boş hayatımı aydınlatacak bir yıldızsan Asla sönme ve asla beni bırakma Bu aşk asla sönmeyecek Ama eğer bir rüya isen söndür ışıkları Böylece rüyalarda yaşayabileyim Asla şafak sökmesin, asla bitmesin İçimde kal ki seni sevebileyim




Benim yolumda
Her şey karanlıktı
Rüyalarım asla gerçek olmayacaktı
ama şimdi sen buradasın
ve ben yeniden doğdum
Sonum, başlangıcım,
Benim hayatım sensin..



- Sonra, Eyal GOLAN





Thanks to Nikos Vertis and Eyal Golan.


İş Hakkında Düşünceler - l

İş, zamanımızı ve birikimimizi verdiğimiz, karşılığında doyum ve gelir elde ettiğimiz ekonomik faaliyetlerdir.

Şüphesiz tanım, çeşitli ilavelerle geliştirilebilir ama işin asalda tekabül ettiği faktörler bunlardır: zaman, birikim (bilgi ve tecrübe), doyum ve gelir. Bu faktörlerin yoksunluğu, yoğunluğu oranında problem üretir. Ya siz işi değiştirirsiniz ya da iş sizi...

İnsan, kimlik kaybına uğradıkça dünyası küçülür. Bazı insanlar, iş kimliği dışındaki kimliklerini ihmal ederler. Bunlara işkolik diyoruz. Kendilerini iş üzerinden tanımlar; tatmini, sevgiyi, saygıyı iş dolayımındaki faaliyetlerinin direkt bir sonucu olarak elde etmek isterler. 45 numara ayak taşıyıp bir balet hassaslığında yere basmayı süreklilik haline getirmek... Tanrım, ne zor.

Tiyo: İş, zamanımızı ve birikimimizi daha az verdiğimiz halde aynı ya da daha çok doyum ve gelir elde ettiğimiz bir hale evrilebilir: Bu kurumsallaşma ve delegasyon ile olur.

Working is economic actions which we felt satisfaction and provide income although we spent our time and all experiences. If those 4 factors are not in your life/work at the same time either your work/job changes you or you change your work/job.

If you dont want/become to be workaholic, dont neglect your other identifies. Work life is only one identify of your all identifies like being father, spouse, friend, etc. Dont be more.

7 Temmuz 2013 Pazar

Gezi Parkında Eylem Yaparak Kendilerini Var Kılanlar İçin


(Gezi Parkında Eylem Yaparak Kendilerini İstihdam edenler İçin)

BİRİNCİ FIKRA

Joe, ayı avlamaya ormana gitmiş. Epey bir aramadan sonra bir ayı ile karşılaşmış. Tüfeğini doğrultup ateş edeceği sırada tüfek tutukluk yapmış. Çıkan gürültü, Joe'nun çabaları filan, ayının dikkatini çekmiş. Joe'nun peşine düşmüş. Kısa bir kovalamacanın ardından ayı, Joe'yu yakalamayı başarmış ve Joe'ya tecavüz etmiş. Joe, utanç içinde bir ay süre ile hastanede yatmış. Geçmiş olsuna gelenler de bıyık altından gülüp Joe'ya gaz vermiş. Artık Joe için o ayıyı öldürmek bir tercih olmaktan çıkmış bir zorunluluk haline gelmiş.

Hastaneden evine geldiği gün, duvardaki tüfeğini kapmış, ormana o ayıyı vurmaya gitmiş. Önceki olay yerine yakın bir alanda ayı ile yüzyüze gelmiş. Daha tüfeğine davranmaya fırsat bulamadan ayının saldırması ile savunmasız kalmış, ama daha kötüsü ayının yeni tecavüz girişimiymiş.

Joe'nun bu defaki hastane macerası, birincisinden zorlu geçmiş. Onuru ağır yara almış. İyileşip intikamını almak için sabırsızlıkla beklemiş. Hastaneden çıktığında kendisini bekleyen aracına atlamış doğru ormana, o ayıyı avlamaya gitmiş.

Bir kez olan bir daha olur, iki kez olanın bir daha olması daha kuvvetli ihtimaldir. Joe'nun bu defaki seferi de aynı hüsranla bitmiş. Artık hastanede ziyaretçi filan da kabul etmiyor, bir an önce çıkıp o ayıyı nasıl becereceğini tasarlıyormuş. Etraftan gelen yardım tekliflerini de geri çevirmiş, taburcu edilmesine bir gün kala hastanenin arka kapısından çıkmış, önceden ayarladığı araç ve av ekipmanıyla ormana doğru yola koyulmuş.

Kendisinde kötü anılara mekanlık yapan, ayının ekosistemi olan bölgeye geldiğinde, tüm özeni ile sessiz kalarak ayıyı aramaya başlamış. Çok geçmeden arkasından bir çift el kendisine sarılmış :

- "Joe.." demiş, "...itiraf et, sen buraya ayı avlamaya gelmiyorsun."

Çapulcu Fıkrası

ÇAPULCU SIFATINI İÇSELLEŞTİRENLER İÇİN AYILTICI BİR FIKRA

Çapulcu ifadesinden iltifat çıkaranlara ithaf olunur:

Rum kadını, bindiği sıkış tıkış otobüste taciz edilmiş. İyice bunalan kadın arkasını dönüp tacizciye okkalı bir "...hayvan!" patlatmış. Ama gelin görün ki, adam kaşarlı çıkmış, övüngen bir eda ile gülmeye başlamış. Kadın adamın patavatsızlığına da bozulmuş: "Hayvan diyorsam sandın kuş??? Oküz diyorum oküz."

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...