30 Mayıs 2018 Çarşamba

Merkez Faiz Arttırdı

Kadı Burhanettin, merhum; sonuca ulaşmak için sabırlı ve tahammüllü davranmak gerektiğini beyan ediyor:
"... Ey gönül sabr et tahammül kıl ona
Yâre erişmek işi az az olur..."
Merkez, faizleri arttırdı ancak uygulamanın 1 Haziran'da başlayacağını ilan etti.
Büyü bozulmasın diye kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Tayyip Bey, mesela. Konuşmalarında "bak yine beni dinlemedi, yaramazlar" tadında bir çıkış yapmadı. Allah için rakipleri de ağızlarını açıp kışkırtıcı bir göndermede bulunmadılar. Bir kırmızı pazartesi sendromudur, gidiyor. Ama yolunda gitmeyen şeyler de var. Finans kesiminin kaşar yöneticileri, "bu devlet, bize ödeyeceği faizlerle batmaz be kardeşim" pişkinliğinde mevcut faiz oranını henüz sindirmedikleri halde (açgözlülükten) yeni faiz arttırımı için "yok, Çetinkaya, sadeleştirme konuşmasında ve Londra'da yabancı yatırımcılara dünyanın en yüksek ikinci reel faizini veriyor olmamıza rağmen yeni faiz arttırımı için sinyal verdi" biçimindeki beyanlarıyla Merkez üzerinde yeni baskılar oluşması için şimdiden kamuoyunu hazırlamaya başladılar. Çetinkaya'nın öyle bir stratejisi yok, işini yapmaya çalışıyor ama kime anlatacaksın? Allah, kimseyi açlıkla imtihan etmesin. Düzgün bir aile terbiyesi almadığı halde çocukluğunu açlıkla, yoklukla, yoksunlukla geçirmiş insanlar, üç nesil evladını besleyecek servete de ulaşsalar da varlığın tadını çıkaramıyor, her şeyini kaybedip yeniden açlığını geçirdiği o çukura dönme korkusuyla zalim üssü zalim oluyorlar. Kemikleri yok bunların. Hani diyorlar ya paranın dini imanı yoktur, el hak doğru. Aile terbiyesinde fire varsa "çok para sahibinin" de dini, milliyeti öncelik sırasında çok arkalarda geliyor. Bu grubun ortak paydası, kaybetmekten korktuğu o parayı çoğalarak korumak oluyor.
Servet, kişisel değerlerini hayatta kalmak üzerine inşa etmiş insanı ele geçirdiğinde arabanın önüne koşuyor, at gibi kullanıyor.
Dövizdeki düşüş sürecek, çok daha fazla sürecek. 4,20 kuru için Merkez'in ihracatçıyı korumak üzere aldığı bir karar vardı. Kur, 4,20'ye doğru indikçe bakalım Merkez, bunun düşüşün alt sınırı olmasını nasıl engelleyecek?

Merkez faiz arttırıyor

Merkez Bankasınca yayınlanan basın duyurusuna göre Merkez, piyasa beklentilerine uygun olarak faiz çeşitliliğinde sadeleşmeye gidiyor. Pratik değeri artık neyse; piyasalar bu habere çok sevinmiş gibi görünüyor. İddiaya göre sadeleşme açıklaması bile kurların gerilemesine yetmiş. Merkez, telif hakkı kendine ait bir çok faiz çeşidi kullanıyor. Ana dili Türkçe olmayan ekonomistler için dünyada başka örneği olmayan uygulamalara aşinalık kazanmak yıpratıcı olabiliyor. Tabi, “bu da neydi ya?” türünden sadeleşme isteyen çok sayıda Türk asıllı ekonomistin varlığına da işaret edelim.
Asıl önemli haber, dolaylı faiz artışı ile ilgili. Merkez Bankası bugün yaptığı açıklamada “Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı, Merkez Bankası politika faizi olacaktır. Bu oran, mevcut fonlama faizine (% 16,50) eşitlenecektir. Merkez Bankası gecelik vadede borçlanma ve borç verme oranları bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına kıyasla -/+ 150 baz puanlık bir marj ile belirlenecektir. Yeni operasyonel çerçevenin uygulanmasına 1 Haziran 2018 tarihinde başlanacaktır. “ denildi.
Merkez’in bu tip dolaylı anlatımlarını tahmin edebileceğiniz gerekçelerle çok masum buluyorum. Haberdeki en önemli husus, 1 Hazirandan sonra Merkez’in piyasaya repo üzerinden para vereceği, daha önce GLP’ye park etmiş taleplerin de artık ihtiyaç gidermek için repo kapısına gelmelerini duyurmasıdır.
Politika faizi ya da uzun adı ile “bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı”, yüzde 8 düzeyinde bulunmaktayken şimdi bu oran %16,50 olacak ve muhtemelen halen yürürlükte olmayan gecelik repo uygulaması da aktif hale getirilecek.
Böylece Merkez, Tayyip Bey engelinin etrafını dolanmış, piyasanın faiz artışı isteklerini kabul etmiş oluyor. Ancak haber, piyasalarda umduğum etkiyi henüz uyandırmadı. Anlamada bir sorun yaşandığını, kurlarda hızlı bir aşağı yönlü bir hareket beklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Kim bilir belki de bu kur düzeyinden yeterli alıcı gelince satıp piyasadan öyle çıkmak istiyorlardır.
(Emperyalistler, Birinci Dünya Savaşının başında İttihat ve Terakki tarafından tek taraflı alınan bir kararla kaldırılan kapitülasyonları, savaşı kazanmaları üzerine Osmanlı yönetimine dikte edip yeniden yürürlüğe koymuşlardı. O savaş yorgunu, ümitsiz, fakir toplumun kanını emmeye doyamıyorlardı bir türlü... Nereden aklıma geldiyse?)

12 Mayıs 2018 Cumartesi

Ortalama fonlama maliyeti

Merkez Bankasının gecelik ve haftalık repo, geç likidite penceresi gibi çeşitli yollarla piyasaya (bankalara) ihtiyaç duydukları likiditeyi (nakdi) sağlaması sonucu oluşan borçlanma faizinin ağırlıklı ortalamasına; ağırlıklı ortalama fonlama faizi deniyor. Kitabi tanım bu.
Ortalama fon maliyeti kavramı, piyasadaki tüm aktörleri bağlamıyor. Zira Merkez ile para alış verişine girme kararı, banka yönetimlerine ait; dolayısı ile her gün teşekkül eden ortalama oranın tespitine katkı veren bankalar farklılaşıyor, bunların ihtiyaçları, kullandırılan kredi türleri, miktarı ve uygulanan faiz oranları da değişiyor. Dinamik bir ilişki bu.
Kavram, öyle yansıtıldığı gibi piyasaların fonlanma maliyetlerini gösteren makro bir bilgi taşımıyor; ama böyle algılanması için medyası, piyasası ve akademisiyle bütün ekonomi kesiminde sessiz bir uzlaşma görülüyor.
Kavram, esas olarak ilgili dönemde Merkez Bankası politikasının yol açtığı (Merkez'in) karlılık durumunu tanımlıyor. Ancak Merkez Bankası, karlılık misyonuyla hareket etmediğinden yukarıda tanımlanan ağırlıklı ortalama getiri kavramının ekonomi dünyasına işlevsel bir yararı olmayacak.
Ortalama fonlama maliyeti, işlemlerin yapıldığı gün itibariyle bütün piyasayı etkileyen bir oran olmayıp biraz da zorlama ile o gün Merkez Bankası ile fon ilişkisi içine girmiş bankaların borçlanmalarına ilişkin bir bilgi taşıyor. Biraz zorlama çünkü hem olayın en büyük aktörü olan mevduata ödenecek faiz oranları, ortalama fonlama maliyetine dahil edilmemiş durumda; hem de bir bankanın o gün Merkez bankasının sunduğu kredi imkanlarından ortalamalara uygun bir kullanım yapması imkansız.
Merkez Bankası, piyasayı yönlendirmek amacıyla Geç Likidite Penceresi (GLP) faiz oranında artış kararı aldığında "Merkez, faiz arttırdı!" diye sevinen ya da yerinenler, bu faizin GLP gibi çok dar bir kesimi ilgilendiren teknik bir kavram olduğu, sağlıklı bankaları ve diğer ekonomik kurumları ilgilendirmediğini görmezden geliyorlar. Ruh ikizi oldukları bu söylemleri ile ortaya çıkıyor ve gerçekte ekonomik değil siyasi bir yorumda bulunmuş oluyor ve demek istiyorlar ki;
- "Merkez, faiz arttırdı. Çünkü Merkez, Tayyip Bey'i dinlemiyor, hatta ihanet ediyor. Haydi Tayyip Bey, oraya da müdahale et, dağıt orayı..."
-"Merkez, faiz arttırdı. Hani arttırmayacaktı? Arttırdı işte. Yaptıklarınız yanlış, Merkez Bankası bile size tahammül edemiyor..."
Takip edebilenler için son bir tespit: GLP'deki 75 puanlık artış sonrası, "Merkez, artık GLP'ye müdahale etmeyi bıraksın, politika faizini değiştirsin" demeye başlayanlar, bir yanlışı düzeltme görüntüsü altında Merkez'in politikalarına yabancılaşmaya ve bu politikaları etkisiz kılmaya yöneldiklerinin farkında mı?

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...