19 Mayıs 2016 Perşembe

Yeni Başbakan, Yeni Gelişmeler

19 Mayıs 2016 günü AkParti sözcüsü Ömer Çelik, yaptığı basın toplantısında AkParti'nin yeni genel başkan adayının teamül sonuçlarına da uygun olarak Binali Yıldırım olduğunu açıkladı. Binali Bey de teşekkürle donattığı ilk konuşmasını teröre yönelik kararlılık içeren beyan ile kapatırken gerek söylem gerekse de beden dili itibariyle uygun/yeterli bir duruş sergiledi.

Kişisel olarak benim favorim mevcut adaylardan Bekir Bozdağ idi. Bekir Bey'i Binali Bey ile mukayese ederek seçmiştim. Finale bu iki ismin kalmasındaki ilk sebep, listenin zaten toplam altı isimden oluşması ve bu iki ismin de zaten bu listede yer alması dolayısı iledir. Bu altı kişilik liste içinden finale aldığım isimlerin ortak özelliği de kişisel olarak sosyolojik bir kitleye sahip olmayışlarıdır. Bir de Yalçın Akdoğan gibi sosyolojik bir tabanı olmamasına rağmen bu görevi kabul sonucu, gelecekteki siyasi kariyeri açısından kendinde güç vehmedilecek biri sanılarak erkenden tasfiye edilme ihtimali olan aktörlerin bu göreve soğuk bakacağını öngörüyordum.

Tarihe not düşmek bakımından kişisel bir derleme toparlama olsun diye yazdım, yukarıdaki satırları. Şimdi gelelim güncele: Tayyip Bey, sempatik olanı mı, sorumlu olanı mı seçecek, göreceğiz ama kolay bir seçim olacak demiştim. Kanaatime göre sempatik olanı seçmiş görünüyor.

Bu seçim ile AkParti'nin Tayyip Bey'e ait kişisel bir parti olduğu kanaatinin pekiştiğini düşünüyorum. Bizim gibi bu vatan ve bu devletin tarihsel misyonuna uygun icraat bekleyen insanların da ortak amaçlara uygun siyaset ürettiği sürece AkParti'ye siyasetin her kademesinde hizmet/destek vermeye devam etmesinin misyonlarının bir parçası olduğu kanaatindeyim.

Oğullarının her birini yıllar içinde Sultan'ın açtığı bir savaş için gönderen adamın, son çocuğu da savaş için istenince "söyleyin padişaha benim sülbüme güvenip savaş açmasın" demesi gibi Tayyip Bey de kendisi ve AkParti için Türkiye'nin tarihsel misyonuna uygun hareket ettiği müddetçe dilediği gibi tasarrufta bulunabileceği ancak bundan sapması halinde sosyolojisinin değişeceği, bugüne kadar arkasında hissettiği oy kitlesinin sürekliliğini kaybedeceği saptamasında bulunmuş olalım.

Bizler, Fetmen'i (FGülen), her ne kadar topluluğunda bulunup bir cemaat kimliği devşirmemiş olsak da Türk Okullarında yaptığını sandığımız gelişmelere duyduğumuz sempati yüzünden kendisini ve hareketini desteklemiş, ardından tıfıl cemaat çocuklarına bile sirayet eden "bokumda boncuk var" kibrinden huylandığımız için araya mesafe koyduğumuz; 17 Aralıktan sonra da bu grubu A'dan Z'ye tamamen çizmiş insanlarız. Küçük kaprislerle değil ancak ilkelerden saptığına kanaat getirdiğimiz herkes için bunu yaparız. Tayyip Bey, duysa bizimle gurur duyardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...