18 Aralık 2016 Pazar

Atasoy Müftüoğlu

Meraklısına;
Atasoy Müftüoğlu'nun islamianaliz'deki Suriye ve Halep'le ilgili analizini okudum. Kafa karıştırmamak ve beni okuyanları etkilememek için yazıdan alıntı yapmıyorum.
Ancak bu yazı kapsamında yazar Müftüoğlu ile ilgili kısa bir değerlendirme yazmak, tarihe not düşürmek istiyorum:
Zaman ve zemini olmayan, yalnız ve sürekli haklı olmak, hiç harekete geçmemek üzere kurulu bir düşünce dünyası perspektifi sunuyor, Müftüoğlu. Detayda acılar, kanlı canlı insan hikayeleri olduğu için yaklaşmıyor, içine girmiyor, ısrarla büyük resme bakıyor.
Türkiye'yi etnik kimliği olan bir devlet olarak görüyor. Dandik, bayat bir ezber bu. 2016 yılında böyle bir cümle kuramazsınız. Bütün samimiyetsizliğiniz ortaya çıkar. Zemini kaybettiğinizin resmidir.
Etiket vurup kategorize ettiği herkesin enerjisini tümüyle kendine transfer etmiş de posaya çevirmiş, her şeyi çözmüş, çok bilmiş tavırlar... Sonuç? Sonuç yok. Herkes haksız, haklı yok çünkü. Kendisi 'haksızlar arasında' tarafsız kalıyor bu durumda tabii. Bu pozisyon alışı önemli ve değerli bulan bir zevat var, toplumda. Onlar, övgüler düzüyorlar bu yazıların altına...
Belki bu iletinin altına yorum yazarak bana da had bildirmek isteyenler çıkacaktır. Çıkmasınlar, buradan uyarıyorum. İki öncülden bir sonuç doğuramayan kopuk/köpük ezberini, slogan artığı cümlelerini eleştirmek istemiyorum. Kendi isimleriyle neşretsinler fikirlerini(!)
Saklambaç oynayacak yaşı geçtim, herkes emeği ile inşa etsin kendini, PR ile değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...