14 Ağustos 2015 Cuma

Ülkeden Kaçan Savcılara Dair

Memlekette yapıp ettikleri bir yana, yalın bir okumayla Türk mevzuatına vakıf, hukukçu birinin tekerlekli valizini çekiştirerek ülkeden gitmesi… hem de gecenin bir yarısı... Artvin'den Gürcistan’a, oradan Ermenistan ve Almanya’ya, Kanada'ya… Arkadaşı ile birlikte tabii…

Mesleki birikimleri, bildikleri, yurt dışında bir işle iştigal edip ekmek parası kazanmaya uygun değil, hem dil hem de mevzuat farkı var çünkü.

Bu durum Zekmen ve arkadaşının bundan böyle net bir tüketici oldukları anlamına gelir. Artık evde oturacaklar ve başkasının getirdiğini yiyecekler. Hocaya, daha yolda, hareket halindeyken, iskan olmamışken, övgü düzmeye başlamasının, bu ilişkiyi açık etmesinin, ikircikli yaşamaya ve yalan söylemeye bir son vermesinin, aşikar olanı saklamamasının nedeni de budur.

Daha şimdiden yeni düzende ihtiyaç duyacağı kimliği geliştirmeye başlamıştır. Bundan böyle iftira ve olumsuz duygu (öfke, alay, kışkırtma, küfür, meydan okuma) dolu twitleri daha sık gelecektir. Ama biliyorumki artık O, düşüş trendinde biri, arkadaşıyla birlikte kuşkusuz.

Zekmenin Türkiye'de savcı kimliği ile bir anlamı vardı, cemaati için. Artık yok: Kimlik yok, önem de yok.

Fetonun işi gücü yok, bu süzme ile mi derin entellektüel sohbetler yapacak? Boks torbasının görevi, boksöre karşı durması, boksörün kendini geliştirmesine imkan vermesidir. Bu kadarını olsun, yapabilir mi? Üç gün zor dayanır buna. Fetö zarar görmese yurt dışında kimsenin ihtiyacı yok buna, iade ederler hemen. O zaman, yeni bir gelişme oluncaya kadar bekleyecek herkes.  
 
Hani bazen, aç olmamıza rağmen, teklif edilen yemeği çeşitli gerekçelerle ret ederiz de, içimizdeki ses, aç olduğunu, o yemeği reddetmenin yanlış olduğunu söyler durur ya. İşte bunun gibi. Türkiye'de "kudurmadan" evvel, bir şekilde günler geçiyordu, maaşı da vardı zaten. Ama yurt dışında başkalarının kucağında, merhametindeler artık. “Akşama babacığım, unutma ülker getir.” Bilinçaltları, o iç ses gibi, özgürlüğünü kaybettiğini hemen anlamış, fark etmiş, ayılmıştır... Geri dönülemez yol, bilinçaltı düzeyde de anlaşılmıştır. Kısa vadede, ya depresyona gireceksin ya da eline tutuşturulan metni okuyacak, her söyleneni yapacaksın.

Umarım, en kısa sürede hatıralarını yazmaya başlarsın. İlk manipülatif, iftira dolu versiyon, herhalde 2015 yılı içinde çıkar. İtiraf etmek, insanı rahatlatan bir eylem. İdeolojik koruma ve çarpıtmalar yerine yalnızca kendi algı süzgeçlerinin şekillendirdiği 'versiyon'u yazdığın, daha geniş bir hatıratı da sanırım ölümünden sonra yayımlanmak üzere bekletirsin. Yaşayan kardeşlerini utandırmak, duygularını yüzüne söylemelerini istemezsin.

Biliyorum, hicret kelimesine yükleyeceksin bütün olan biten anlamı. Kendini kurban gibi görmen, göstermen için elverişli olduğunu düşünebilirsin, Hicret'in. Resulullah, mahkemeden kaçmak için hicret etmedi. Seni dininden dolayı aramıyor, kolluk kuvvetleri. Bu yaptığının hicret olmadığını görmek de bir yıkım olacak senin için. 

İyi bir şeyler yaptığını sandı, dindar insanlar. Meğer suç, suçlu ve suç delili imal eden bir sistemin karar halkasında, sana emanet edilen yetkiyi-hukuku kullanarak bir hayli kul hakkı edinmişsin.

Seçimini yaptın, sonuçlarını yaşa!
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...