9 Ağustos 2015 Pazar

Koalisyon görüşmeleri sonucu üzerine


Yarın tarihli (10.08.2015) Davutoğlu-Kılıçdaroğlu koalisyon görüşmelerinden hükümet kurulması ile ilgili olumlu bir sonuç çıkmasını beklemiyorum. Ancak bu görüşmenin kısa vadede siyasi hayatımızda genişletici bir etkisi olacağını düşünüyorum:

Her iki partinin de demokratik parlamenter sistemin işlerliğini gösterdikleri görevi, başarıyla yerine getirdiklerini görüyoruz. Bu süreç içinde her iki parti başkanı, neden birbirleriyle koalisyon kuramayacaklarını da bir şekilde ifade etmiş oldular.

AkParti, hem kurulduğu dönemde ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik koşulların etkisi hem de teorik olarak kendi karşıtı gördüğü, CHP’nin tarihsel uygulamaları ve kimliğine yönelik eleştirilerinin etkisi ile kendine siyasi alanda yer açmış ve her geçen seçim döneminde de bu alanı genişletmişti. Bu bağlamda AkParti bürokrasisinin CHP ile koalisyon yapması, bizzat AkParti seçmeninin rızasına bağlıdır. Hatırlanacağı üzere seçimleri müteakip bir çok AkPartili seçmen hatta teşkilat mensubu, CHP ile yapılacak bir koalisyona şiddetle karşı olduklarını, şayet bu irade beyanına rağmen koalisyon kurulursa bir daha AkPartiye oy vermeyeceklerini de söylemişlerdi. Sürecin içinde olan bitenden etkilenerek şekillenmeye devam ediyoruz, seçmen kararları da öyle.

Kendi seçmeninden rıza alınmadan yapılacak bir koalisyon, AkPartinin tabanı ve bürokrasisi içinde de öngörülemeyen sonuçlar doğurabilir, en hafif tabirle bu kaosu yönetmek mümkün olmayabilir. Öte yandan bu koalisyon, öncelikle Devlet Bahçeli’nin projesidir ve “bir demokrasi sevdalısı” olarak kendisinin 7 Haziran akşamından bugüne değin AkPartiyi yönlendirdiği senaryo da budur.

Bahçeli'nin stratejisi, AkPartiyi CHP ile koalisyona icbar edip oy kaybına uğratmak ve buradan gelecek oy kaymalarına sahip çıkmaktır.

CHP için de AkParti karşıtlığı, kendisine bir odak/kutup olma kimliği kazandırmış, başka herhangi bir proje üretmeden söylem düzeyinde yapılacak beyanların, seçmen tercihinde yeterli olduğu görülmüştür. CHP, kendi içinde bir çok koalisyona da sahip olduğundan genel başkanın parti sisteminin bütünlüğünü koruması ancak iktidar potansiyeline yaklaşıldığı, en azından korunduğu ümidini vermesine bağlıdır. Bu koalisyon görüşmelerine CHP bürokrasisinin bir yönüyle katı, 14 maddeden oluşan bir olmazsa olmaz listesi, diğer yönüyle Türkiye’yi hükümetsiz bırakmama söylemi ve bu sorumluluğun getirdiği yapıcı, sabırlı işbirliği olarak formüle edeceğimiz performansı, mevcut bürokratik kadronun, partinin yaklaşan kongresinde kullanacağı en önemli “yeniden seçilme” malzemesidir.

Öte yandan AkParti ile koalisyon yapacak bir CHP’nin, geçen seçimde seçmenini motive etmede kullandığı en önemli araç olan AkParti karşıtlığı misyonunu görmezden gelerek seçmenini tatmin etmeden koalisyon kararı alması, partinin geleceği bakımından ciddi riskler doğurur. Dolayısı ile kararın CHP tarafından da seçmene götürülmesi ve rızasının alınması gereklidir.

Masayı devirenin faturayı ödeyeceği bilinciyle koalisyon görüşmelerini yürüten her iki partinin, el sıkışarak uygun bir erken seçim hükümetiyle en kısa zamanda seçimlere gitmeyi ve seçim kampanyasında kendi seçmenlerinden tek parti iktidarının kurulamadığı hallerde birbirleriyle ittifak yapabileceklerini açıklamalarını bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...