1 Haziran 2015 Pazartesi

Mevlüt Bayraktaroğlu Anekdotları - 3

90’lı yılların başı, Körfez Savaşı Dönemi… İnsanlarda “ne olacak?” tedirginliği, piyasalar durgun...Finansal kuruluşlara atfedilen "hava güzelken şemsiye verilip yağmur başladığında geri alınan" günlerden geçiyoruz. Kredi kullandırımı, istisnai işlem olurken Kurum’un bütün dikkati, risk izleme denilen kredi geri dönüşlerine yoğunlaşmış durumda.

Finansal Kiralama işlemlerinin, kredi tahsis ayağında çalışıyorum.  Benim dışımda altı çalışan ile bir müdür yardımcısı daha var, departmanda. Körfez Krizi olarak adlandırılan süreç uzayınca departmanı reorganize etmek istiyorlar. Ben, kısa vadeli kredilere, Mevlüt de Fon Kullandırma Müdürlüğü’nün altında yeni oluşturulan Risk Takip Müdürlüğüne atanıyor.

Konfor alanından çıkmanın çok faydasını görüyorum. Süleyman Özdil’in Müdür Yardımcılığı ile Nazif Gürdoğan’ın Müdürlüğünü tecrübe ediyorum. Yönetim tarzları, hayata ve işe bakış açıları farklı. Önceden de tanıdığım Proje Müdürlüğündeki arkadaşlarımla derinleşme imkanı buluyorum. Olayın bana yansıyan boyutları, bir başka yazının konusu olacak, inşallah. Şimdi bu zeminde ÜTD meselesine geçiyorum:

Mevlüt, genel olarak orijinal, kalıba sığmayan bir performans sergiliyor. Parite düştüğünde Almanların Polonya’ya gireceğini iddia ediyor, gerekmedikçe dış bilgi kullanmadan kendisinin ümmi dediği, zeka destekli felsefe yapıyor. Zor insanlarla kolay mücadele ediyor, kelime dağarcığı geniş, yeni kelime ve cümle yapıları uyduruyor. (Önceki anekdotları hatırlayınız.) Bütün bu olan biten, arkadaş grubunu hayran, sempatizan durumuna getiriyor. İşe espri katmak için olsa gerek Mevlüt, toplumun yapmadığı bir şeyi yapıyor, kendi adını kendi koyuyor: Ünlü Türk Düşünürü. Süreç içinde bunu ÜTD olarak kullanır oluyoruz.

Mevlüt, yeni işine hızlı başlıyor. Kurumun haciz yolu ile eline geçen mallarının envanterini çıkarıyor. Bunların satışı ile ilgili çeşitli pazarlama faaliyetlerinde bulunuyor. Bunlardan hatırladığım en önemli olay, MAN otobüs fabrikasından alınmış 1o civarındaki otobüs şasesinin yeniden satışı... Mevlüt, bunun için BMC ile temas kuruyor ancak kati bir sonuç alabilmek için şirketin genel müdürüne kadar ulaşıyor. Nihayet, BMC’nin Genel Müdürü, birkaç yöneticisiyle birlikte hem tanışmak hem de şartları görüşmek üzere Kurum’a, Mevlüt’e geliyor. Açık ofis şeklinde çalışıyoruz. An itibariyle orada, genel bankonun dışındayım. Grubun Mevlüt’ün adını söyleyerek yaklaştığını fark ediyorum. Mevlüt’de duymuş olacak ki, ayağa fırlıyor, grubu karşılıyor. Yalnız bir sorun var. Mevlüt'ün masası departmanın ortasında bir yerde ve fiziki temsil imkanı yönünden yetersiz.

Risk takip departmanı, yeni kurulduğundan yazışma kuralları da yeni yeni oluşturuluyor. Bu evrakın kodlamasında Mevlüt, 2015-UTD-05-13 yazılımına benzer bir yapı kullanmaya başlamış. Bir gün Mevlüt’ün Müdürü, Genel Müdürümüze kendisinin de imzaladığı bir evrak çıkarıyor. Genel Müdür, kodlamadaki ÜTD kısaltmasını fark edince, “bu nedir?” diye soruyor. Müdürün cevabını bilmediği bir soru bu. “Bilmiyorum efendim” diyor. “Öğrenir size bildiririm.” Ofisine dönünce Mevlüt’ü çağırıp kağıdı ve kodu gösteriyor.

"Mevlüt Bey, bu ÜTD nedir?"

Mevlüt de konuya hazırlıksız. Ama Allah, ilham ediyor: “Ürün Tasfiye Departmanı” diyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...