Dostluk benim gözümde yaşamda ideolojiden, dinden, ulustan
daha güçlü bir şeylerin var olduğunun kanıtıydı. Dumas’ın romanında, dört
arkadaş kendini çoğu kez karşıt kamplarda bulur, böylelikle de birbirleriyle
dövüşmek zorunda kalırlar. Ama bu, aralarındaki dostluğu hiç bozmaz.
Birbirlerine gizliden gizliye, hileye başvurarak adına savaştıkları tarafın
gerçekleriyle alay ederek yardım etmekten geri durmazlar. Dostluklarını,
gerçeğin, davanın, üstlerinden aldıkları buyrukların, kralın, kraliçenin her
şeyin üstünde bir yere koymuşlardır.
Dumas, Üç silahşörlerin serüvenini, olayların üzerinden iki
yüz yıl geçtikten sonra yazdı. Daha o zamandan, dostluğun yitirilmiş dünyasına
özlem mi duyuyordu acaba? Ya da dostluğun yok olması daha sonralara mı
rastlıyor? Bunun cevabını veremem. Dostluk kadınların sorunu değildir. Dostluk
erkeklerin sorunudur. Onların romantizmidir.
Dostluk nasıl doğdu? Düşmanlığa karşı birleşme olarak
doğduğuna kuşku yok; birleşme olmasaydı, insanlar düşmanlarının karşısında
çaresiz kalırlardı. Böyle bir birleşme bugün belki de yaşamsal bir önem
taşımıyor. Düşmanlar hep olacak.
Evet, ama onlar bugün görünmez ve anonim nitelikte. Yönetmelikler,
yasalar. Birileri, senin pencerenin önüne bir havaalanı yapmaya karar verirse
ya da seni kapının önüne koyarsa, dostun olan biri senin için ne yapabilir?
Sana ancak, yine görülmez ve anonim olan biri yardım edebilir, örneğin
toplumsal yardımlaşma örgütü, tüketiciyi koruma örgütü, avukatlar barosu.
Dostluk artık, elle tutulabilir kanıtlarla ölçülebilen bir şey değil. Savaş
alanında yaralanmış dostu arama ya da kılıcını çekip onu haydutlara karşı
koruma fırsatı hiç çıkmıyor. Yaşamlarımızın içinden, büyük tehlikelerle karşı
karşıya kalmadan, buna karşın dostlukları da yaşamadan geçip gidiyoruz.
Dostluk günümüzde eski içeriğinden boşaldığı için,
insanların birbirlerine karşılıklı olarak gösterdiği ilgi ve saygı anlaşmasına
dönüştü, kısacası, bir nezaket anlaşmasına dönüştü. Böyle olunca da, bir
dosttan kendimiz için, onun canını sıkacak ya da hoşuna gitmeyecek bir şey
yapmasını istemek nazik bir davranış olmaz.
İhanet seni kahrediyorsa, suçlanmışsan, günah keçisine
dönmüşsen, seni tanıyan kişilerden farklı iki tepki bekleyebilirsin: İçlerinden
bazıları, post kapma peşinden koşanlara katılacak, ötekiler de sana
sezdirmeden, hiçbir şey bilmiyormuş, hiçbir şey duymamış gibi davranacaklar,
öyle ki, onlarla görüşmeyi, konuşmayı sürdürebilirsin. Bir şey sezdirmeyen,
incelik gösteren o ikinci kategoriye giren insanlar senin dostlarındır.
Sözcüğün modern anlamıyla dostlarındır.
Milan KUNDERA /
Kimlik / sh. 52-55 / Can Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder