25 Kasım 2015 Çarşamba

Anadilde İbadet

Bir problem çözme tekniği olarak (!) “öyle olsa ne güzel olur; herkes anlar, rahatlar.” düşüncesi, kategorik anlamda romantik ve konformisttir. Bu durum romantik ve konformist olanın art niyetli olduğun vb anlamlarına gelmez. Yaklaşımla ilgili bazı sorunlar olabileceği anlamına gelir.

Nisa Suresinin 43. ayetinde geçen sarhoş ve cünüp iken namaza yaklaşmayın ayetini yorumlayan bazı araştırmacılar, buradaki sarhoş kelimesinin mecaz olduğu ve anlam olarak ne dediğini bilmemeye tekabül ettiği konusunda görüş öne sürüyorlar. Delil olarak da Kuran'da sarhoş kelimesinin 7 kez geçtiği, bunun 6'sında mecaz manası ile kullanıldığını ifade ediyorlar. Öncelikle bu istatistik bilgiden hareketle bu "sarhoş" kelimesi kullanımının da mecaz olduğu anlamı çıkarmak, makul bir yapacağı bir iş değil. Zaten dikkatli bir bakış, sarhoşken kelimesinde bir mecaz olmadığını tespit edecektir.

O zaman bu zorlama ve kerameti kendinden menkul yorum neden yapılıyor? Öncelikle anadilde ibadet konusunun temelinde okuduğunu anlama isteği, bunun da "okunan metinle anlama arasında" birebir bir ilişki olduğu yönündeki varsayımı tespit etmek gerekiyor. 

Anadilde ibadet metni ile okuduğunu anlama arasında kuvvetli ilişki kurulmasına iki majör sebepten ötürü itirazım var:
Birincisi, metinde standardizasyon var mı konusu. Kuran ancak orijinal metinden okununca Kuran olur, standart bir metinden bahsedilebilir. Bu metni bir başka dile çevirdiğinizde benzer anlama gelen başka metin(ler) elde ediyorsunuz. Aynı anlama gelme amacında tasarlanmış farklı metinler bunlar ve her metnin, okuyanda aynı anlamı çağrıştırması neredeyse imkansız. (Neden böyle? Bununla ilgili Geştalt Yaklaşımın algıyla ilgili kazanımlarına bir göz atmakta yarar olabilir.) Zira metni deşifre edip anlama kavuşturan "okuyan insanın zihni"dir. Bu zihin, çeşitli algı filtreleri, bakış açısı, bağlam ve (varsaymak, koşullamak gibi) ) geçmiş tecrübeler ışığında “kendince bir anlamı” ortaya koyar. Dolayısı ile metne bakan sayısı kadar yorum farklılığı olması –bile- mümkündür. Askerlikteki emir tekrarı, iki tarafın da anlamada uyum içinde olduklarını test etmek için kullanılır. Sonuç olarak Kuran çevirilerinin çokluğuna, bunları anlamada kişisel farklılıkların da etkili olduğu gerçeğini eklediğimizde ortaya homojen, mutlu, ne dediğini bilen bireylerden oluşan bir topluluk çıkmaz. Tersine kaotik çeşitlilikte, ifade ve dolayısı ile grup düzeyinde kabul sorunları yaşayan küçük topluluklar ortaya çıkar. Allah, iktidar duygusunu yaradılıştan bu yana insanın içinden almadığına ve bundan sonra da almayacağına göre bilgi üzerinden barış içinde sözünü hayata geçiremeyen topluluklar, "benim dediğim doğrudur" çerçevesinde şiddete meyletme imkanı bulabilir.

İkinci olarak anadilde de olsa metinlerin anlamı, tekrar edildikçe eskir, flulaşır, içi boşalır ve zamanla ortadan kalkar. Bu nasılsın, iyi misin ifadesindeki vurgulardan da kolayca gözlemlenebilir. Gerçekte çoğu zaman jenerik amaçlı kullanılan bu ifadenin tekabül ettiği fiziki bir anlam bulunmaz. Dolayısı ile her gün sürekli kullanılacak anadildeki metnin “anlamlı ve vurgulu” ömrü, sanıldığının aksine “ilk heyecanın ömrü kadar” dolayısı ile kısa sürelidir.

Bir de ortak metin ve anlayış olmaması nedeniyle toplumsallaşamayan sürekli tekil yaşanan ibadet durumu var. Ana diliyle ibadet edenlerin "Allah'ın bu yaptıklarını emrediyor ya da tasdik ediyor" olduklarına dair kanaatleri nereden gelmektedir? Buna da iddia sahiplerinin yine ayetler ışığında bir açıklama getirmesi gerekiyor.

Sonuç olarak mantık yolu ile anadilde okunan bir metnin ibadeti daha güzel yapmaya imkan sağlayacağı önermesinin doğru olmadığı kanaatindeyim. Üstelik bu tutumun, Müslümanların geniş anlamda toplumsallaşmalarını engelleyen; onları daha lokal, sınırlı topluluklar halinde tutacak dolayısı ile birbirlerine yabancılaşmalarını sağlayacak riskleri içerdiğini öngörüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...