21 Haziran 2014 Cumartesi

Basketbol Şampiyonası üzerinden Sistem Analizi

Türk Basketbol liginde bir ilk yaşandı. Galatasaray Basketbol Takımı, şampiyonluk maçına çıkmayacağını açıkladı. Konu ile ilgili Galatasaray Kulübü ve yöneticileri, açıkça suçlanmalarına rağmen kararlarından dönmediler, Federasyon da Fenerbahçe'yi şampiyon ilan etti. 

Biliyorsunuz, ancak 2.yi yenerek 1. olunur. Yoksa bürokratik yoldan elde edilen birinciliğe, grup lideri gibi bir şey demek daha uygun olur. 

Teknisyen Bakış Açısı 
Federasyon ve FB gibi hadiseye teknisyen bakış açısıyla yaklaşanlar, ellerinde kontrol listesi, koltuk altlarında mevzuat; olan biten rezilliği görmekten kaçınıyor, güvenliği sağladıkları/sağlayacakları vaadi ile GS'dan anlayış bekliyorlardı. Oysa büyük resme baksalar, ortalığı pislik götürdüğünü göreceklerdi. Yöneticisinden seyircisine (ki bunlar karşılıklı birbirini etkileyen/besleyen kitlelerdir) sürdürülemez bir çirkinliğin tarafı olanlarla nasıl baş edersiniz? Ya her seferinde rakibinizden daha fazla çirkeflik/pislik yapacaksınız, ya da hiç bu süreci devam ettirmeyip oyundan çıkacaksınız. İkinci yol, ödülü/şampiyonluğu değersizleştiren bir içerik taşır. Bu hiç savaş yapmadan bir bölgeyi ele geçiren askerlerin neden taşkınlık yaptıklarını da açıklar. Taşkınlık sırasında çıkacak olaylar, askerlerin savaş ve işgal eylemlerini meşrulaştırır, motivasyonlarının yersiz/gereksiz olmadığını ortaya koyar. Herkes bilirki, savaşsız, direnişsiz, şehitsiz alınan toprağın değeri yoktur. Bu şampiyonluğun bürokratik bir nitelik taşıması onun değersizleşmesi için yeter anlam ifade eder.

GS'ın çirkinlikte yarışmaktan kaçınarak ikici yolu seçmesi çok önemlidir. Böylelikle yeni bir fırsat ortaya çıkmış olup kanaatimce yalnız sporda değil, hayatın anlamsız zıtlaşmalar yaşanan pek çok alanında yeni bir paradigmanın doğduğunu ifade etmektedir.

Teknisyen bakış açısı, at gözlüklüdür, önündeki vidaya odaklıdır. O vidanın ne işe yaradığı, bunun büyük resimde ne ifade ettiği ile ilgilenmez. Yorumlara, tehdit ve fırsatlara kapalıdır. Horozun, "tavuk mu yumurtadan çıkar; yumurta mı tavuktan" ikilemi ile ilgilenmemesi gibi... Kötü/ilkel bir bakış açısı değildir. Yerine göre anlam taşır. Mesela hukukun temel bakış açısı böyledir. Eylemi, kitaba göre yargılar. Bu adam bu kadını öldürdü ama bu çocuklar ortada kaldı, şimdi ne olacak demez, adama cezayı verir. Başarılı bir darbe sonrası, iktidar sahipleri, eski yöneticileri mahkemeye getirdiğinde, yargıç, elinde tokmak herkesin sessiz olmasını isteyerek davayı açar. 

Stratejik Bakış Açısı Bir de büyük resim dediğimiz, stratejik bakış açısına bakalım. "Bu nereye gidiyor? Biz neredeyiz? " sorularını sorar, eylemlerde anlam arar. Yorum, fırsat ve tehditleri önemser. Yönetici, girişimci, işadamı, bakışı budur.  Darbe sonrası mahkeme örneğine dönersek bu yargılama, hayatın rutininde gelişmiş bir hukuki olay olmadığından büyük resimde iktidar sahiplerinin hukuku kullanarak mağlup rakiplerini tasfiye etmeleri olarak görünecek ve değersizleşecektir. O hukukçular da kınanacaktır. (Sami Selçuk'un anlamadığı budur.)

Kurum olma hasebiyle Federasyon ve FB'nin de stratejik bakış açısına sahip olmalarını beklerim. Sporda çirkinlik ve çirkefliğe müsaade edilmemesi yönünde GS yönetimince alınmış bu kararı destekleyerek büyük resimde sporun şiddetten arınmasına vesile olacaklar, şiddetle aralarına mesafe koymuş olacaklardı.

Kendini öteki üzerinden anlamdırmak
Toplum içinde yaşadığımızdan başkalarının varlığı bir nevi ayna işlevi görerek bizi yolda tutar, sapmalarımızı daha rahat ve çabuk görür hale geliriz. Ancak dengeyi bozarak kendini, giderek artan bir biçimde öteki üzerinden tanımladıkça başkasına/ötekine bağımlı hale geliriz. Burada denge oluşturmak, bağımlılık problemini sona erdirecektir. Öteki, bir dış referans olarak varlığımız kadar ihtiyaç duyduğumuz bir öznedir. Dış referansı sıfırlamak, kimseyi hatta kendi varlığını da umursamamak, çevre ile olan ilişkiyi sıfırlamak demektir. Diğer yandan dış referansa bağımlı olmak ise kendini değersizleştirmek, önemsiz hale getirmek, ayrı ve bağımsız bir birey olarak kendi varlığını inkar etmektir. Kanaatimce FB-GS rekabeti, her iki takımın da kimliğinde derin bir nefreti barındırmasının ötesinde düşmanına(!) bağımlılık duymakta, onsuz yapamamaktadır. Bu hastalıklı hal, her iki tarafın da çirkinlikte ısrar etmesi/yarışmasından beslenmiş, obezleşmiş ve sürdürülebilirlik kazanmıştır.

Yeni Eşik
GS'ın aldığı red kararıyla rekabet ve onun sonucu olan ödül, anlamını yitirmiş ve bu durumu tanımlayan sistem eşiği, GS tarafından aşılmıştır. Diğer bir deyişle; GS, eski rekabetçi günleri anlamlandıran sınırı/eşiği aşmış ve artık "öte" bir yerde durmaktadır. FB'ye yakışan onun yanında yer alarak bütün sistemi rehabilite edecek adımların atılmasına önayak/vesile olmaktır. Bakış açısı konusunda belirttiğim gibi bunu bir kurum olarak FB'den beklemek hakkımız. Üstelik bu davranışıyla FB, Basketbol Federasyonunun da önünü açacak belki de orta vadede spordan öte hayatın tüm alanlarında Türkiye Toplumunun daha dengeli, sevecen ve demokratik bir ortama kavuşmasında öncü bir misyon üstlenmiş olacaktır.

Sonuç 
Başlangıç kısmında belirttik ama biraz daha uzaktan bakıp toparlayayım: Bence bundan sonra izlenecek üç yol var:

Birincisi hiç bir şey olmamış/değişmemiş gibi yapmak. Bunun mümkün olmadığını görüyoruz. GS, kararıyla şampiyonluğu değersizleştirdi. Çıtayı yükseltti. Rekabet eşiğini aştı. Herkes bunu biliyor, hissediyor.

İkinci yol, bir ara yol aslında. Bilindiği gibi kelimeler, uygun seçilirse; vücutta, başarı duygusunu harekete geçiren seratonin hormonu salgılanmakta bu da insanın keyifli  ve başarılı hissetmesine neden olmaktadır. Sıradan FB taraftarı, şimdilik şampiyonluk sandığı bu duyguyu yaşasın ama hormonal rezonans sükûnete erince kendi yönetici ve holiganlarını da sorgulasın, sahalardaki etik çıtanın yükselmesine katkıda bulunsun. Böylelikle eşiğin öteki tarafına geçsin. Herşeyi GS yönetici ve taraftarından beklemeyelim.

Üçüncü yol da sportif müsabakaları, sonuç odaklı görmek yerine süreç odaklı almak/değerlendirmek alışkanlığına geçmektir. Bu durumda FB yöneticileri, GS'ın rezervleri doğrultusunda temiz karşılaşmalar istediğini beyan etmeli ve bu ortamları hazırlamak için elinden geleni yapacağını taahhüt etmeli,  her türlü holiganizme karşı çıktığını bildirmelidir. Bu çerçevede şampiyona maçı için Federasyona başvurmalı, yenilse bile buradan alacağı 2.liğin mevcut haliyle karşılaşma yapmadan elde ettiği şampiyonluktan daha değerli olduğunu bilmelidir. Bu yapıldığında Türkiye'de siyasetten ekonomiye, çalışma ilişkilerinden yerel yönetimlere herşey değişecek yepyeni bir paradigma ülkeye hakim olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...