(Dünya Bankasında çalıştığım dönemde) Gittiğim ülkelerde Türkiye Büyükelçiliklerini ziyaret etmeyi
adet edinmiştim. Malezya’da Büyükelçiyi ziyaret etmek istedim ve elçiliğe
telefon ettim. Telefonuma cevap veren Hanım kim olduğumu ve büyükelçiyi niye
görmek istediğimi sordu. Görevle Malezya’da olduğumu ve bir nezaket ziyareti
yapmak istediğimi söyledim. Telefondaki hanım pek ikna olmamış gibi
konuşuyordu. Biraz beklememi söyledi. Telefona dönünce de ertesi gün belirtilen
saatte gelebileceğimi söyledi. Büyükelçiliğe giderken telefonda karşılaştığım
davranış hakkında d bir iki cümle söylemeyi düşünüyordum. Elçiliğe vardığımda
biraz bekletildikten sonra yukarıda bir salona alındım. Biraz sonra da
büyükelçimiz göründü. Hoş geldiniz dedikten sonra ilk sorusu “Kardeşim, sen
orada kaç para alıyorsun?” oldu. Yeteri kadar diye cevap verdim ve konuşmayı
kısa keserek oradan ayrıldım. Ondan sonra uzunca bir süre gittiğim ülkedeki
büyükelçi tanıdığım biri olmadığı veya elçilikten davet gelmediği taktirde
elçiliklerimizi ziyaret etmedim.
“İzmir Karşıyaka’dan dünya’ya...” Atilla Karaosmanoğlu’nun Hatıraları, İş Bankası Yayınları, sh.364-5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder