20 Haziran 2017 Salı

Hariciyecinin tehdit ve fırsat algısı, kişisel mi, kurumsal mı?


(Dünya Bankasında çalıştığım dönemde) Gittiğim ülkelerde Türkiye Büyükelçiliklerini ziyaret etmeyi adet edinmiştim. Malezya’da Büyükelçiyi ziyaret etmek istedim ve elçiliğe telefon ettim. Telefonuma cevap veren Hanım kim olduğumu ve büyükelçiyi niye görmek istediğimi sordu. Görevle Malezya’da olduğumu ve bir nezaket ziyareti yapmak istediğimi söyledim. Telefondaki hanım pek ikna olmamış gibi konuşuyordu. Biraz beklememi söyledi. Telefona dönünce de ertesi gün belirtilen saatte gelebileceğimi söyledi. Büyükelçiliğe giderken telefonda karşılaştığım davranış hakkında d bir iki cümle söylemeyi düşünüyordum. Elçiliğe vardığımda biraz bekletildikten sonra yukarıda bir salona alındım. Biraz sonra da büyükelçimiz göründü. Hoş geldiniz dedikten sonra ilk sorusu “Kardeşim, sen orada kaç para alıyorsun?” oldu. Yeteri kadar diye cevap verdim ve konuşmayı kısa keserek oradan ayrıldım. Ondan sonra uzunca bir süre gittiğim ülkedeki büyükelçi tanıdığım biri olmadığı veya elçilikten davet gelmediği taktirde elçiliklerimizi ziyaret etmedim.
“İzmir Karşıyaka’dan dünya’ya...” Atilla Karaosmanoğlu’nun Hatıraları, İş Bankası Yayınları, sh.364-5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...