Hindistan’a yaptığım diğer bir güç ziyaret, 1991’in
başlarında Rajiv Ghandi’ye yapılan suikastten sonraki ziyaretti. Ülkede yeni
bir seçim hazırlığı vardı. Ekonomide çok ciddi bazı güçlükler ortaya çıkmıştı,
çoğunluğu İngiliz sermayeli olan yabancı bankalarHindistan’daki paralarını
çekiyorlar ve Hindistan’ın borçlarını ödeyebilmek için ihtiyacı olan kredileri
ancak rezerv altınlarının Hindistan dışında bir bankada (Bank for International
Settlements) ipotek edilmesi şartına bağlı olarak verebileceklerini
söylüyorlardı. Maliye, iktisat ve planlamadan sorumlu yöneticile, problemlerini
ve kaygılarını benimle en açık bir şekilde paylaştılar. Rezerv altınları
Hindistan dışına göndermek kararını verseler altınlar nakledilmek üzere
havaalanına gittiği anda bir ihtilalin çıkmasının kaçınılmaz olduğunu,
borçlarını ödeyemedikleri taktirde de ortaya çıkacak ekonomik durumun uzun
zaman düzeltilemeyecek kadar kötü olduğunu düşünüyorlardı.
Bu olaylardan önce, dünya iktisadındaki gelişmeleri göz
önünde tutarak Hintli yönetici arkadaşlara düşünmelerini teklif ettiğim ve
onların dostça fakat şiddetli itirazlarla karşılaştıkları tedbirleri almaları
kaçınılmaz hale gelmişti. Durumu tekrar değerlendirmek için yaptığımız uzun bir
toplantıdan sonra onların da benim de bazı büyük riskleri kabul ederek bazı
şeyleri yapma konusunda bir anlaşma teklif edeceğimi söyledim. Teklif ettiğim
anlaşmaya göre, ben hemen Washington’a dönerek (Bank of England) İngiliz Merkez
Bankası’na bir şekilde ulaşıp ticari bankaların Hindistan’daki kaynakları
Hindistan dışına çıkartmalarına engel olmaya çalışacaktım. Bank for
International Settlements’ın da altınların rehin için İsviçre’ye gönderilmesi
yerine Hindistan’da tutulabilmesi imkanlarını araştıracak ve nihayet Hindistan
Yardım Konsorsiyomu başkanı olarak o yılın özel problemini göz önünde tutup
yardım planlarını ona göre yapmalarını isteyecektim. Buna karşılık onlar
süratle bütçe hazırlıklarını tamamlayacaklar ve gerekli yapısal ve politika
değişiklikleri ile ilgili hazırlıkları en kısa zamanda yapmak üzere bir
danışma-çalışma grubu kuracaklar, bu gruba seçimlere giren partilerle yakın ilişkileri
ve Hindistan bürokrasisinde saygın tecrübeleri olan eski yöneticileri de davet
edeceklerdi. Maliye müsteşarı, böyle bir anlaşmaya hazır olduklarını,
ellerinden geleni yapacaklarını, bana iyi şanslar dilediklerini söyledi. Washington’a
döndüm. Bankaya gider gitmaz, IMF’de Hindistan konusunda bir toplantı yapılmakta
olduğunu, toplantıya beni de bekledikleri haberi geldi. Tahminime göre
Hindistan’ı IMF’de temsil eden Hintli icra direktörüne bilgi gönderilmişti.
Toplantıya gittim ve Hindistan’da gördüğüm durumu, yetkililerle yaptığımız
değerlendirmeleri ve onlarla yaptığım anlaşmayı anlattım. IMF yetkilileri
Merkez Bankası ve Bank for International Settlements ile gerekli temasları
kendilerinin yapacağını söylediler. Bormal olan da o idi ve benim o sırada IMF
ile çok iyi ve yakın bir işbirliğim vardı. IMF iki konuyu da kısa sürede
halletti.
Hindistan’da seçimler yapıldı. Kurulan yeni hükümette,
benim kurulmasını istediğim çalışma grubuna davet edilip çalışmaya katılmış
olan Manmıhan Singh, maliye bakanı olmuştu. Hükümetin kurulmasından bir hafta
sonra yeni bütçe Meclis’e sunuldu. Herkesin bu konudaki sürate şaşkınlığı
geçmeden, hükümet kısa aralarla yeni dış ticaret politikaları ve mali
deregülasyonla ilgili beyaz kitapları ve onların arkasından da diğerlerini ilan
etti. Hindistan yeni ve dünya ekonomisindeki gelişmelere uygun bir seri
politika değişikliklerini uygulamaya başlıyordu. 1993 veya 1994 yılında banka
ve IMF yıllık toplantısı sırasında Hindistan Maliye Bakanı Manmohan Singh’in
beni ziyatet etmek istediği haberi geldi. Artık Asya bölgesinden sorumlu
olmadığım için bir süredir görüşmemiştik. Kendisini görmekten çok memnun
olacağımı bildirdim. Geldiğinde bana, benim Hindistan’ın gelişme potansiyeline
olan inancımın Hindistan’ın en güç günlerinde onlarınkinden fazla olduğunu ve
tavsiyelerimi uyguladıkları zaman haklı olduğumu gördüklerini, onun için
teşekkürlerini sunmak için geldiğini söyledi. Bugün hala, Manmohan Singh’in bu
sözlerinin bana meslek hayatımda yapılmış en samimi ve en büyük iltifatlardan
biri olduğunu düşünürüm. “İzmir Karşıyaka’dan dünya’ya...” Atilla Karaosmanoğlu’nun Hatıraları, İş Bankası Yayınları, sh. 387-9