5 Eylül 2019 Perşembe

Tarih şuuru verirken ayıp(!) etmek

30 Ağustos vesilesiyle bugün yaşayan, çağdaşımız Rum vatandaşlarımızı inciten ya da incitebilecek sözlerden kaçınmak gerektiğini yazmış bir dost...
Böyle sözlerin neler olduğunu, olabileceğini bilmiyorum. Duymadım, hatırlayamadım ben. Ermeniler hakkında üretilmiş, nefret suçu işleyen, olumsuz anlamda sözler var. Kem söz sahibine aittir. Belirli bir tarih ve mekana ilişkin kötülükten söz edilebilir. Ancak bunu o millete, bunlar hep böyle diye yapıştırmak doğru değil.
İstanbul'un, işgal edilmiş bir başkent olduğunu biliyoruz. Süleyman Nazif'e Mütarekede 'Kara Bir Gün' yazısını yazdıran hadiseler bu Rum kardeşlerin dedeleri tarafından yapılmıştı. Ya da Ahmet Ağaoğlu'nun Mütareke ve Sürgün Hatıralarında Azerbaycan'dan Paris Konferansına giderken uğradığı İstanbul'da; ev yolunda şahit olduğu panoramayı anlattığı satırlar...
Ya bugünkü Rum nesiller, bu satırlardan da incinirlerse?..
Ben, kiminle empati kuracaklarını insanların kendisi seçerler diyorum. Zalim de olsa benim kanımı taşıyan biriyle özdeşlik kurmanın ataerkil (müşrik) bir davranış olma dışında ne müslümanca, ne de ortodoksça bir tarafı olabileceği kanaatindeyim.
1953'te, fethin 500. Yıl kutlamaları, Yunanlı dostları üzmemek için pek sönük geçmişti derler.
Aman kimse kırılmasın duyarlılığı ile kendi çocuklarımıza tarih şuurunu nasıl vereceğiz?
Kategorik olarak Rumluğu kötüleyen beyanları onaylayamayız; zaten böyle sözler duymuyoruz, çok şükür.
Asıl İngiliz politikalarını anlatan, eleştiren sözler duymak istiyorum, böylesi milli bayram günlerinde. Çünkü Osmanlı Devletini süreçte ve sonuçta onlar yıktı, Rumlar, Ermenilere, Yunanlılar değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...