Vakıfların özel projeler dışında gelirleri kadar harcama yapmaları esas olmalıyken; onlar, 'kendilerine sempatiyle bakan belediye yönetimlerine öyle ya da böyle siyasi baskı yaparak' sağladıkları kaynaklarla ölçeklerinin çok üstünde hizmet vermek yoluna gittiler.
Bütün organizasyonlarda kural olarak büyüme, her ekosistemde kolay iken küçültmek zordur.
Devasa bir yurt binası. Yurdum çocukları cüzi ücretlerle veya tamamen ücretsiz, buralarda hem bir kaç öğün yemek yiyecekler, hem de yatacaklar. Yurdun temizliği, güvenliği, elektriği, İnternet hizmeti ve su masrafları da vakıf bütçesinden... Var mı vakfın bu harcamayı karşılayacak gücü, akarı? Yok. O zaman belediye devreye girsin...
Bu model, sürdürülebilir değil. Bedelini ödemediğinz hiç bir şeye saygı da duymazsınız, hele de içinde bulunduğumuz zaman diliminde...
Dolayısı ile modelin sosyolojiyi bozan, toplumsal kolektif iradeyi sakatlayan bir tarafı var.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminin bu kararı; toplumun, memleketin ali menfaatleri için almadığına eminim. Onlar şimdilik bütçelerini rahatlatmak, vakıflar üzerinden yürüyen bu hizmetleri engellemek ve bu vakıf yönetimlerini toplum nazarında iktidarsızlaştırmak suretiyle rezil etmek istiyorlar.
Muhtemelen Eylül ayı içinde yurt kayıtları alınmaya başlarken bu konu bütün görkemiyle gündeme gelecek, zira hizmetten yararlanan öğrenciler, vakıfların da yönlendirmesiyle önemli protesto gösterilerinde bulunacaklardır. İBB yönetiminin karar alırken, bundan mağdur olacak öğrenci kitlesine alternatif oluşturmamak suretiyle bir ay sonrasında ortaya çıkacak gerçek problemleri görememe ve analitik düşünmeme basiretsizliğini de yakından müşehade edeceğiz. Demedi demeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder