Şanına yakışır; önce Almanya ile başlayalım. Maça geç giren kırkayak gibi siyasi birliğini 1870'lerin başlarında; oldukça geç bir tarihte tesis etmesine rağmen kanında yeterli doz emperyalizm mikrobu bulunduğundan aralarında Çad, Gabon, Gana, Kamerun, Kongo, Marshall Adaları, Papua Yeni Gine, Ruanda, Tanzanya ve Togo olan bir çok ülkeyi işgal etti, kaynaklarını sömürdü. Dünyanın en narsist ülkeleri liginde hep liderliğe oynamıştır.
Osmanlıyı yöneten İTC yönetimi, Almanlarla gizli bir müttefiklik anlaşması yaptıklarında aktif bir savaşa henüz hazır olmadıklarını, zamana ve kaynağa ihtiyaç duyduklarını ifade etmişler, bu gerekçeler muhataplarınca da kabul görmüştü. Fransa'yı kısa zamanda işgal hesapları yapan zihniyet, siper savaşları ile durdurulunca Rusya'nın Fransa'ya gelmek üzere harekete geçmesi halinde iki düşman arasında perişan olacağını öngördüğünden; Rusya'yı Kafkasya'da meşgul etmesi için Osmanlı'ya emrivaki yapmış; Alman komutasındaki Yavuz ve Midilli denizaltılarının Sivastopol'u bombalaması üzerine Osmanlı savaşa girmişti.
Kendi çıkarı için her şeyi yapar, Alman Devleti. (Bu çıkar meselesi normal değil, kardeşim. Nereden öğreniyorsunuz, böyle kalıpları? Biz de devletler kurduk, fetihler, işgaller yaptık. Bunların yaptığı hiç bir zulmü, kimseye yapmadık.)
Rusya'yı köylü görür, Fransa'yı şamar oğlanı. İngiltere, gerçek düşmanıdır. Bir daha tehdit olamasın diye askeri güç oluşturmasına engel olundu, enine büyüyemeyince O da boya verdi: biz GSMH'nın önemli bir kısmını Yunan'a karşı silah alımı ile verimsiz alanlarda kullanırken onların ekonomisi gelişti. AET'den Avrupa Birliği'ne giden yolda emperyal yüzünü genel olarak başarılı bir şekilde maskeledi. PKK'ya silah, mühimmat yardımı yapıp sempatizanlarının ülkesinde faaliyet gösterip kaynak toplamasına izin verdi.
Devam ederiz, inşallah...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder