Normalde iletisinin altına yorum yazacağım ancak meydan okuma gibi duracak, şık olmayacak. Hep iyilik isteyip kötülük yapanlardan -tipik haklı olma sendromu- olacağım. Yazmasam da olmaz artık; ben de düşüncemi burada ifade etmek istedim:
Kötülüğün kaynağı olarak gördüğü için her türlü otoriteye ...karşı çıkmak anlamında anarşizm, 20'li yaşlarındaki insan için bir ihtiyacı karşılıyor, tekabül ettiği bir duygu hali var. Buna karşılık 40'ından sonra aynı duyguyu ve çözümü sürdürüyor olmanın patalojik -hastalıklı- bir hal olduğu kanaatindeyim.
"İyinin de, kötünün de kökü devlettir" kategorik ifadesi, Batılılaşmış bilginin ışığında Batı tarihinin emperyal geçmişinin sanki evrensel ve insanlığın ilerlerken geçmek zorunda olduğu bir aşama gibi yansıtan Antropoloji Biliminin ortaya koyduğu bir kendini kurban gösterme ifadesidir. Dünyanın geri kalanını neden bağlasın?
Bize bakalım: Dönemsel/verili bir coğrafyada 1774'den bu yana her fırsatta taciz ve tecavüz edilmiş, gagalanmış, bir çok cephede birden savaşmak zorunda bırakılmış bu devletin(*); göç etmiş, göç ettiği yerde kök salamadan yeniden, daha içe, içlere göç etmek zorunda kalmış insan varlığının, bütün bu serencamı bir şekilde hiç düşmeyen bir tempo ile cepheye asker, mühimmat, teçhizat, gıda ve gerekli tüm maddeleri göndererek sürdürdüklerini; dolayısı ile bütün bu süreç içinde kültürlerini değil ancak fiziki varlıklarını ileriye taşıyabilmiş olduklarını görmeden, bilmeden bu devlet hakkında ileri geri konuşamayız.
Bu devletin de geçirdiği aşamalar var. Bunları anlamadan fikir yürütmek, büyük resimde yanlış okumalara neden olacaktır.
-----------------
(*) Osmanlıyı da kurban olarak göstermek istemiyorum. Bağışıklık sistemi sorunlu bir devlet. Tedbir almaya çalışıyor ancak kendisine sürekli savaş açılmasından gerekli onarımları yapmak için fırsat bulamıyor vs.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder