Yüksek Seçim Kuruluna CHP'nin referandum iptali ile ilgili yaptığı başvuru, beklendiği gibi reddedildi. Şimdi CHP ve benzeri yapıların önünde, AİHM öncesi yurt içi son merci olarak Anayasa Mahkemesi var. Buraya yapılacak başvurunun kurumsal değil bireysel olması gerekiyor. Şu halde kendi hakkının ihlal edil...diği iddiasındaki biri, önce AYM'ye, ardından da alacağı muhtemel red cevabından sonra AİHM'e müracaat edecek.
İlginç olan husus şu; müşteki, şahsı hakkında ne diyecek, ne iddia edecek ve bunu nasıl belgeleyecek? Ben, sandık kurulunun mühürlemediği oy pusulasında tercih kullandım dese, hak kaybı yok, oyunu kullanmışsın işte, ne istiyorsun denecek? Üstelik oylar nama yazılı olmadığından dediğini yaptığının ispatı bile yok. Ancak oy kullandım, pusulaya sandık mührünü kendi hataları sonucu vurmadıkları halde oyumu iptal etmek istiyorlar dese ancak mahkeme hak ihlaline karar verecek. Diğer yandan YSK'nın normlar hiyerarşisine uymadığını söylese, bunun şahsını doğrudan mağdur yapan bir tarafı yok. Sahte oy kullanıldığına dair bir bulgu, belge, hatta iddia bile yok. Paradoksal bir biçimde YSK'nın bu kararı alması ile seçmenin oyu iptal edilmediğinden kitlenin mağduriyeti önlenmiş, seçmen iradesi sandığa yansımıştır.
Sahte oy pusulaları bulunmadığı müddetçe yürütülen süreç, kanaatimce Hayır için siyasi hayatlarını riske sokan siyasilerin kayıkçı kavgasıdır.
YSK'nın aldığı kararın tersini savunanların 367 kararını savunanlardan bir farkı yoktur. Orada da olay sıcakken çok makul buldukları bir gerekçeleri vardı.
YSK; hukukun basit bir algoritma ile çalışmadığını, hukukun ruhunu hayatın akışına uyarlama konusunda cesaret verici bir karar almıştır.
Hep haklılık peşinde koşanları, 367 konusunda yakaladıkları huzur ve mutluluk ile baş başa bırakalım, kendi aralarında belki bir çözüm bulup ardından aramıza katılırlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder