6 Nisan 2017 Perşembe

Korku-Masal Senaryosu

"Peki nasıl oluyor da halkın yarısına yakını, koca ülkeyi tek bir kişinin yönetimine bırakmak gibi bir projeye "evet" diyebiliyor?"
Evet, ülkemizin resmi muhalefeti, referandum kampanyasını, yeni nesil korku-masal senaristleri üzerinden yürütmeye karar verince ortaya böyle kabak tadı vermiş, hezeyan kıvamında iddialar çıkıyor.
Masal kahramanı bir Başkan tasavvur ediyorlar. padişahın kızını almak isteyen, Keloğlan'a benzer bir Başkan. Ancak Padişahın zorlu sınavlarını aşarak hem kıza hem de bonus olarak iktidara uzanmış olan Keloğlanın aksine bu Başkan, başına talih kuşu konmuş başka Başkan adayları ile halkın huzurunda oylanıp Başkan seçiliyor.
Prenses için kötü haber: Yeni Başkan, istisnasız evli geliyor. Yeni formatta öyle hem kız, hem iktidar yok yani. Prenses kız ne olacak peki? Prenses, yeni Başkan seçimini müteakip; babası Padişahla birlikte Keloğlan Masalına geri dönüyor. Eski masalların kendi iç tutarlılığına göre dinleyeni memnun etme misyonu, masalda rol alan aktör ve aktrislerine karşı bir nezaketi var tabii.
Yeni nesil korku-masal senaryo yazarlarına göre seçilmiş bu Başkanların ortak özelliği, ülkeyi tek başlarına yönetme saplantısı içinde bulunmaları. Gerçek dünyada tatbiki tarih boyunca görülmeyen "kimseden yönetsel yardım almama" ve "her istediğini hiç bir sınırlamaya tabi olmadan yapabilme" fikrinin doğal sonucu olarak Başkanlar, Kaf Dağının ardında yaşayan ejderhanın bile kaldıramayacağı bir iş yükünü, toplum hizmetinde -bir cezalı gibi- yedi gün, yirmi dört saat çalışmak işini, hiçbir şikayet emaresi göstermeden üstlenecekler. Çağdaş masala eklenen fantezi tadı!
Yetki devretmeyen saplantılı Başkan(lar)ın bu yoğun performansları için beş yıllık çalışma süreleri öngörülmüş. Hala enerjisi var ve yaptığı işten keyif alıyorsa yine meydana çıkıp talih kuşunun başına konmasını bekleyebilir, vs. vs.
Gerçek hayatta halkın oyları ile seçilecek bir Başkanın, yetki devretmeyeceği, bir ekip kurmayacağı fikrinin üreticisi ve savunucusu olan korku-masal senaristleri, algıları çarpıtma üzerine kurulu bir kara propaganda yapmaktalar.
Başkana bir ekip kurma imkanı vermemek, başka türlü hangi sağlıklı aklın, hangi gerçek tecrübenin eseri olabilir ki? "Okuyanın algılarını etkileyip yönlendirmek" maksadı dışında bir cevabı olan var mı?
Siyaset, bir denge ve uzlaşma sanatıdır. Türk tarihine ancak uzaktan bakan ve ne olmuş olduğunu bir daha sorgulamayan bir çift göz, orada despot yöneticiler ile hiç bir şeye karışmayan, uysal bir halk görüyor olabilir. Türkler, tarihin hangi döneminde yönetimleri için uysal idiler de bizim haberimiz yok?
Hangi tek adam döneminde astığı astık, kimseyi umursamayan, başına buyruk bir yöneticimiz oldu? Olmadı, olmaz. Tarihi dönemlerin detaylarına inerseniz, her yerde uzlaşmanın, bir ekip çalışmasının izlerini görürsünüz.
İktidar isteyen siyasiler, esnek olmak zorundadır. Esneklik bir yönetici zafiyeti değildir, siyasetin doğasındandır. Yoksa kırar dökersiniz ve iktidarınız sorgulanır hale gelir, sürdüremezsiniz.
Hep yanlış okumalar, tek doğrucu görüşler bunlar. Esneyin biraz, belki açılırsınız.
Aziz Nesin'i, Türk Milletinin doğası konusunda öfkesi konuşturdu, tecrübesi değil. Nitekim eserlerinde salak bir halkın davranışlarını anlatmaz; anlattığı, zeka dolu çözümleriyle ele avuca sığmayan bizim insanımızdır. Ama o insanlar, Aziz Nesin'in siyaseten istediğini kendisine vermediklerinden dolayı koyun gibi, göbeğini kaşıyan adam gibi küçümsenen ifadelerle yargılanmışlardır. Şimdi bu aşama da geçti, istediklerini söylesinler, müfterilerin kendi gibi olanlardan başka müşterisi kalmadı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...