Hem Klasik hem de Katılım Bankalarını denetleyen bir Kurumun Başkanı olarak Akben Bey'in, hele de Müsiad Heyeti gibi konu ile alakasız bir grubu kabulde; "Günümüzde özel katılım bankacılığı gelişmesine rağmen diğer finans kuruluşlarına, klasik bankalara oranla payı yüzde 5.4’ü geçememektedir. Bu oranın hızla yukarı çıkarak farkın kapanması şarttır." demesinin, pozisyonu bakımından şık ve doğru olmadığı kanaatindeyim. Konuşma içeriği itibariyle bu şartın nerden kaynaklandığı, ...hangi ihtiyaca karşılık geldiği de vurgulanmamıştır.
Evet, böyle 'jenerik bir retorik', neredeyse 30 yıldır, akademisyen ve sektör hakkında söz söyleme ehliyetine haiz zevat tarafından tekrar edilir, durulur. Hatta sektöre yeni katılan tecrubeli Bankacıların, eski bankacılık alışkanlıkları henüz bağırsaklarını terk etmediğinden olacak, kıdemli Katılım Bankacılarını şifaen "düşük performanslarından(!)" ötürü eleştirdikleri de bir çok insanın malumudur.
Sayın Başkan'la aramızda kardeşlik hukuku dışında, dikey bir hiyerarşi olmadığına göre ben de özgür kanaatimi belirteyim: Ölçek büyümesi de diyebileceğimiz bu 'şart baskısı'nın, bir çeşit 'günaha çağrı' niteliğinde olduğunu düşünüyorum. Bu çağrı, yalnızca havuzda mevduat toplamındaki büyüme ile sınırlı bir sonuç doğurmaz; sistemde plasman baskısı yaratarak büyüme anksiyetesi (kaygısı, endişesi) önce doğurur, sonra besler ve yetmiyormuş gibi hedef baskılarının yol açtığı "değer erezyonuna" sebep olur. Ayrıca yeni şube açılışlarını, eğitim, ulaşım, konaklama, harcırah vb brüt eğitim yatırımları ile yeni personel istihdamını gündeme getirerek işletmelerin sabit maliyetleri artırır. Bu maliyet artışları, tersinmez karakterli olduğundan ölçek büyümesi kararının ancak geri dönüşsüz ve sürdürülebilir olması halinde Yönetim Kurullarınca onaylanması mümkündür.
Kısa vadede Katılım Bankacılığı Sistemine yeni aktörler girmeyecekse ölçek büyütmek anlamlı olabilir. Oysa Ziraat ve Vakıf Katılımın sisteme girişini müteakip Halkbank'ın da hazırlık yapacağı beklentisi, mevcut Kurumların kısa vadede ölçek büyümesini riskli hale getirmektedir. Her ne kadar iddiamın tamamı için bilerek yeterli delil getirmesem de; büyüme fantezisinin rasyonal olmaktan çok romantik bir damardan beslendiği ifade etmemin yerinde bir saptama olacağı kanaatindeyim..
Sayın Başkan'la aramızda kardeşlik hukuku dışında, dikey bir hiyerarşi olmadığına göre ben de özgür kanaatimi belirteyim: Ölçek büyümesi de diyebileceğimiz bu 'şart baskısı'nın, bir çeşit 'günaha çağrı' niteliğinde olduğunu düşünüyorum. Bu çağrı, yalnızca havuzda mevduat toplamındaki büyüme ile sınırlı bir sonuç doğurmaz; sistemde plasman baskısı yaratarak büyüme anksiyetesi (kaygısı, endişesi) önce doğurur, sonra besler ve yetmiyormuş gibi hedef baskılarının yol açtığı "değer erezyonuna" sebep olur. Ayrıca yeni şube açılışlarını, eğitim, ulaşım, konaklama, harcırah vb brüt eğitim yatırımları ile yeni personel istihdamını gündeme getirerek işletmelerin sabit maliyetleri artırır. Bu maliyet artışları, tersinmez karakterli olduğundan ölçek büyümesi kararının ancak geri dönüşsüz ve sürdürülebilir olması halinde Yönetim Kurullarınca onaylanması mümkündür.
Kısa vadede Katılım Bankacılığı Sistemine yeni aktörler girmeyecekse ölçek büyütmek anlamlı olabilir. Oysa Ziraat ve Vakıf Katılımın sisteme girişini müteakip Halkbank'ın da hazırlık yapacağı beklentisi, mevcut Kurumların kısa vadede ölçek büyümesini riskli hale getirmektedir. Her ne kadar iddiamın tamamı için bilerek yeterli delil getirmesem de; büyüme fantezisinin rasyonal olmaktan çok romantik bir damardan beslendiği ifade etmemin yerinde bir saptama olacağı kanaatindeyim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder