6 Mayıs 2015 Çarşamba

KEMAL Sendromu ve Bürokratik Direnç

Bürokrasinin değişime karşı olduğu, direnç gösterdiği, gördüğü her yeniliğe karşı çıktığı gibi iddialar, toplumsal ve ideolojik pozisyonu ne olursa olsun hemen herkesin üzerinde sorgulama yapmadan kabullenip söyleyegeldiği vulgar söylemler sınıfındandır.

Weber'den bu yana rutin'in bürokrasi bakımından ne denli önem taşıdığını biliyoruz. Belirsizliği ortadan kaldıran ve denetimi etkinleştiren yönleri ile rutin, bürokrasinin düzen anlayışının doğal bir çıktısıdır. Bu nedenle rutin dışına çıkma, bürokratik sistemi, kısa vade istikrarsızlaştırıcı bir etki uyandıracaksa da orta vadede meydana gelecek uyumlanma ile bürokratik işleyişin bir parçası olacaktır.

Bürokratlar için rutin dışına çıkılması, kişisel olarak konfor alanından da çıkmayı gerektirir. Konfor alanı, iş ve işlemlerin rutin bir şekilde yapıldığı, kontrolün mutlak olarak sağlandığı bir yapıyı tanımlar. Bu alan, bir kez öğrenme ve sürekli bu öğrenilmiş bilgi(ler)i pekiştirmeyi ifade eder. Bu alanda kalıp da yatay anlamda (farklı) yeni bilgiler edinmek, öğrenimi sürekli kılmak mümkün değildir. Öte yandan kısmi bir dikey bilgilenme, iş ve işlemlerin neden ve nasılına dair küçük bir derinleşme söz konusu olabilir. Bir yılda öğrenilen iş akışını, yirmi kez tecrübe eden bürokratın çok tecrübeli olmasından bahsetmek mümkün değildir. Zira bu şahıs, kendini yirmi kez tekrar etmiştir. Zamanını, sürekli konfor alanında geçiren bürokrat, kendini geliştiremez. Rutin dışına çıkarak konfor alanının dışında çalışmak, öğretici ve geliştiricidir. Bürokrat, bu surette konfor alanını da geliştirir ancak fetihlerin durması, her zaman için gelişme ve öğrenmenin önünde ciddi bir risktir.

Bürokratik örgütün işleyişi sonucu oluşan fırsatlar, bu sistemleri yöneten tepe yönetici ve kurulların hanelerine yazarken, aynı süreçlerin karşılaştığı tehditler, bürokratlarca kişisel algılanmakta ve buradan doğacak sorumluluk, hiyerarşinin izin verdiği bürokratların hanelerinde izlenmektedir. Risk endişesi, bürokrasiyi sorumluluk almaktan alı koyar.

Yukarıdaki nedenlerle değişim talebinin kaizen-küçük iyileştirmeler dışında kalan, reformist özelliği baskın ölçeklerde gelmesi halinde, bürokratik refleksin direnç yönlü olması, anlaşılır bir tavırdır.

Öte yandan değişimin doğasının olumlu, bürokratik refleksin olumsuz olduğu örtük kabulleri hiç sorgulanmaz. Değişimin dağılma, savrulma, bozulma, çürüme gibi olumsuz yönde seyretmesi halinde bürokratik refleksin koruma yönlü tepki vermesi neden olumsuz algılansın?

İyi çalışan bürokratik bir örgüt tasavvur edelim. Bir nedenle bu yapıya nezaret edenlerin değiştiğini yeni gelenlerin iyi niyetli olmakla birlikte var olan iş ve ilişki ağını hiç tanımadığını varsayalım. Yeni gelenler, daha tutarlı, yeni, modern, etkin, verimli olmak vb gibi işlevsel gerekçelerle organizasyonun işleyişine müdehale edip işleyiş için başka çözümlerin de bulunduğunu ve bu başka çözümlerin bir an önce uygulanması gerektiği hususunda yetki (emir) kullanmış olsunlar. Bu durumda bürokrasinin çeşitli itirazlar öne sürerek yeni çözümlere direnç göstermesi, hadiseye dışarıdan bakan gözlemciler için bürokrasinin doğasına uygun davrandığı biçiminde yorumlanabilirse de gerçek bu mudur?

Dışarıdan gelenlerin, sistemi tanımayıp işleyişe vakıf olmadan, kurumsal alışkanlıkları tevarüs edinmeden yeni çözümleri bürokratlarla istişare/müzakere etmeden güç kullanımı yolu ile yeni tasarruflarda bulunmalarını nasıl açıklamalıyız. Benim adım KEMAL sendromu değil midir bu? Kerameti kendinden menkul davranış kodu...

KEMAL sendromu, sistemin kaynaklarını bitirinceye kadar iktidarını sürdürür. Sistem, iç enerjisini tükettiğinde dağılacaktır. Dolayısı ile bu çöküş/büzülme sürecinde oluşan bürokratik direnç, sistemi korumaya dönük bir çaba olarak algılanmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...