Birini tanıyorum: Yirmi sekiz Şubat sürecinde eğitim imkanları kısıtlandığı için yurt dışında eğitim görmesi gerekmiş. Mezuniyet sonrasını çalışma hayatı da izlediğinden uzun bir dönem orada kalmış.
Türkiye'ye kesin dönüş yapmasının nedenlerini kendisi, samimi olarak açıklayamıyor. Yorgunluk, yenilgi, özlem...?
Gidiş nedenleri farklı olan ve çocukları(nı kaybetmemek) için dönmek isteyen bir başka arkadaşım, istemesine rağmen dönmedi, orada kaldı. O da benim sessiz okuyucularımdan. Belki gaza gelir de yazar, dönmeme kararında neyin etkili olduğunu...
Ama bu ilk paragraftaki arkadaş, vaktinde döndü. Yaşı gençti, yani. Hemen paraşütle bir kamu kurumunda uyum sağlama süreci başladı. Tabi yönetici olarak. Başka türlüsü Yaradanın gücüne gider diye düşünülmüş olmalı. Kimse arabayla tuvalete gittiğini rapor etmedi ama o kadar uzun bir süre yurttan ayrı kalmış, kültürel açıdan öyle soğumuştu ki toplumla gerçek bir uyumundan söz edemeyeceğimiz vakaları oldu...Kişisel bir tecrübe olarak sonradan hayalinde kendisi gibi yurt dışına gitmeyen herkesi Yirmisekiz Şubatçılarla işbirlikçi gördüğü kanaatine vardım.
Akpartili bürokratların çeşitli muhitlerde yabancılaşmasından, 1984 romanındaki insana dönüşen domuzlara benzemesinden ben şahsen; yurt dışı tecrübesine haiz bu kadronun kamu bürokrasisinde istihdam edilen kısmının sorumlu olduğu kanaatindeyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder