Süleymanşah, Gürcü Kraliçesi Thamara’ya tehditkar ifadeler içeren bir mektup gönderdi ve karşılığında da çok ağır cevap aldı. Bu mektuplaşmayı da ayrıca yayınlamak istiyorum.
Thamara, Süleymanşah’ın mektubunu doğru bir biçimde; savaş ilanı olarak algıladı ve ordusunu hazırlayarak süratle Kars üzerinden Erzurum’a doğru harekete geçti. İki ordu, Pasinler-Sarıkamış arasında bulunan Micingerd kalesi önünde karşılaştılar.
Selçukluların çok basit, hatta aptalca nedenlerle aldıkları dört mağlubiyetin ikincisi bu savaş olacaktır:
Kaynaklara göre Gürcü Ordusunun neredeyse yenilmekte olduğu bir anda Çetr denen ve saltanat alameti olan özel bir şemsiyeyi dış mekanda sultanın başının üzerinde gölgelik gibi tutan çetrdarın atının tökezlemesi ile aniden düşmesi üzerine Sultanın büyük bir felakete uğradığı zannedildi. (Savaşlarda Sultanın bulunduğu yer ve daha önemlisi, Sultanın hayatta olduğu çetrden anlaşılırdı.) Bunun üzerine Selçuklu ordusu telâş içerisinde dağılmaya başladı. Bizzat Sultan komutanlarına isimleriyle seslenip, hayatta olduğunu duyurmaya çalıştıysa da orduyu tekrar toplamak mümkün olamadı. Çok sayıda ölü ve esir veren Süleymanşah, ordusunun kalanlarıyla, fakat ağırlıklarını savaş meydanında bırakarak Erzurum’a doğru çekilmek zorunda kaldı (1202). Bununla birlikte Thamara, Selçuklular kadar olmasa da büyük kayıplar verdiğinden savaştan sonra Selçuklu topraklarını işgale tevessül edemedi. Dolayısıyla bu yenilgi Süleymanşah’ın iktidarını sarsacak bir etki de yaratmadı. Ancak Süleymanşah’ın bu savaştan iki yıl sonra vefat etmesinde uğradığı bozgunun psikolojik izlerinin de etkili olduğu yorumları da yapılmıştır.
Rahmetli, dindarlık kisvesi altında kibrinin sonuçlarını yaşadı. Allah rahmet etsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder