Türk Dış İşleri Sözcüsünün beyanlarında, “söyleminizin belirleyici bir değeri yok, bölgede bizim de güçlerimiz, istihbaratımız var” diyen son dönem Türk Dış Politikası Yaklaşımının izlerini görmek mümkün: “detaylı açıklamayı görmek lazım, kelime oyunlarına itibar edilmeyecek” (mealen) Yeni Başkan, istediği avansı alamamış oluyor bu durumda...
ABD, ne yapmak istiyor? Türkiye, Suriye’de Fırat Kalkanı Harekatı ile şehit vererek tesis ettiği barış bölgesinde; ABD’ye güvenli bölge kurma imkanı bahşetmeyeceğine göre ABD’nin sözde projesi için PYD’nin etki alanına müracaat etmesi dışında bir seçeneğinin olmadığı görünüyor. Bu da, seküler karakterli bir terör örgütü devletinin temellerinin inşaasından başka bir anlam taşımaz. Türkiye, bu stratejiyi yer mi? Yemez tabii...
Trump, oluşturulacak güvenli bölgenin kurulum ve işletim masraflarını, tek taraflı olarak Körfez ülkelerinin karşılayacağını beyan ediyor. Meksika sınırına yapacağını iddia ettiği duvarın masraflarını da Meksika’nın ödeyeceğini söylemişti. Türkiye’de “En Kahraman Rıdvan” tavrı olarak bilinen bu tek yanlı “meydan okuyan” görüş açıklama sanatının bir yaptırım gücü bulunmuyor. Yalnızca söylem esnasında kibir duygusunu tetiklediği için söyleyen ve dinleyenlerde bir çeşit uyuşturucu zevki veren geçici, hormonal bir duygudurumuna yol açıyor.
Tepkisel Trump’ın, ayaküstü bulduğu (iç) müttefikleri ile başkalarını oyalayacak ve saçmalığındaki "boncuğu" arayacakları söylemler üretmeyi sevdiği anlaşılıyor.
Küfürbazlığı ile ünlü Filipin Devlet Başkanı Rodrigo Duterte’nin meşhur ABD söylemi, Obama’nın gidişiyle sakinleşeceği yerde küresel ölçekte bulaşıcı bir nitelik kazanacak gibi görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder