Dolar kuru üzerinden yaşadığımız ekonomik dalgalanmanın, Türkiye ve hedeflerine ilişkin sabotaj niteliği taşıyan bir operasyon olduğu inancını aşağıdaki nedenlerle koruyorum:
- Hareketin arkasında bu durumu destekleyen gerçek bir döviz talebi yok,
- Kur hareketi, doğal davranmıyor, sürekli ve istikrarlı bir yükseliş karakteri gösteriyor,
Yılbaşından sonraki durulma, operasyon sahiplerinin devam konusundaki kararsızlığını gösteriyor. Aralık ayının 20'sinden yılbaşına kadar ol...an (içinde pek çok piyasada işleri durduran Noel tatilinin de bulunduğu) 'saldırısız Dönem'in de Merkez Bankası tarafından değerlendirilmediğini kayıtlara düşelim.
Merkez Bankası, 2001 döviz operasyonunda olduğu gibi bu operasyonda da olayı deşifre edici bir pratik geliştiremediğinden operasyoncular, kendi kendileriyle dans ediyorlar.
Bürokratik devlet aklı, döviz kurunun aşırı artışının, ihracatı arttırıp ithalatı engellemesi nedeniyle Türkiye ekonomisini cari açık açısından olumlu etkilediği kanaatinde. Tıpkı ABD'ye gerçek mal ve hizmetleri verip karşılığında farklı mal ya da hizmetler almak yerine, adına USD denen boyalı kağıtları almamız gibi ülke kaynaklarımızın yok pahasına satılması sözkonusu. Burada şöyle yapısal bir sorun var: İhracatımızın ithalatımıza bağımlılık oranları, sanayide yüzde 40, enerjide yüzde 60, otomotivde yüzde 50, kimyasallarda yüzde 50-55 civarında olduğundan kur artışı öncesi millileştirilmiş bulunan stok kaynakların, mamul hale getirilip satılmasından (ihracatından) sonra bugün için elde edilmiş bulunan kur avantajı da yitirilmiş olacaktır. Yeni kurdan temin edilen malların iç tüketimde kullanılan kısmının fiyat artışları yolu ile enflasyona yol açacaktır. Emek ve içeride üretilen mal fiyatlarının döviz artışı karşısında kendini güncelleyememesi (alım gücünü koruyamaması), döviz kuru yükselmesinin yol açtığı fiyat artışının tüketici nezdinde gelir arttırıcı bir etkisinin olmayışı, ekonomik hayatın yavaşlaması, küçülmesi vb gibi olumsuz senaryoları devreye sokması mümkündür.
Burada siyasi devlet aklının KOBİ ve esnafı rahatlatmak üzere KOSGEB üzerinden devreye soktuğu kredi genişlemesinin rolü ve önemi büyük olacaktır. Bu program, hem 2016 yılında başlayan kamu alacaklarının yapılandırması programının sağlıklı bir biçimde devam edebilmesini sağlayacak, hem de kısa vadede yürüyen alacak-verecek dengesinin bozulmasını önleyecektir.
Merkez Bankası, iki uzmanını bu operasyonu deşifre etmeye tahsis etse de kontrol yine kendi eline geçse...
- Hareketin arkasında bu durumu destekleyen gerçek bir döviz talebi yok,
- Kur hareketi, doğal davranmıyor, sürekli ve istikrarlı bir yükseliş karakteri gösteriyor,
Yılbaşından sonraki durulma, operasyon sahiplerinin devam konusundaki kararsızlığını gösteriyor. Aralık ayının 20'sinden yılbaşına kadar ol...an (içinde pek çok piyasada işleri durduran Noel tatilinin de bulunduğu) 'saldırısız Dönem'in de Merkez Bankası tarafından değerlendirilmediğini kayıtlara düşelim.
Merkez Bankası, 2001 döviz operasyonunda olduğu gibi bu operasyonda da olayı deşifre edici bir pratik geliştiremediğinden operasyoncular, kendi kendileriyle dans ediyorlar.
Bürokratik devlet aklı, döviz kurunun aşırı artışının, ihracatı arttırıp ithalatı engellemesi nedeniyle Türkiye ekonomisini cari açık açısından olumlu etkilediği kanaatinde. Tıpkı ABD'ye gerçek mal ve hizmetleri verip karşılığında farklı mal ya da hizmetler almak yerine, adına USD denen boyalı kağıtları almamız gibi ülke kaynaklarımızın yok pahasına satılması sözkonusu. Burada şöyle yapısal bir sorun var: İhracatımızın ithalatımıza bağımlılık oranları, sanayide yüzde 40, enerjide yüzde 60, otomotivde yüzde 50, kimyasallarda yüzde 50-55 civarında olduğundan kur artışı öncesi millileştirilmiş bulunan stok kaynakların, mamul hale getirilip satılmasından (ihracatından) sonra bugün için elde edilmiş bulunan kur avantajı da yitirilmiş olacaktır. Yeni kurdan temin edilen malların iç tüketimde kullanılan kısmının fiyat artışları yolu ile enflasyona yol açacaktır. Emek ve içeride üretilen mal fiyatlarının döviz artışı karşısında kendini güncelleyememesi (alım gücünü koruyamaması), döviz kuru yükselmesinin yol açtığı fiyat artışının tüketici nezdinde gelir arttırıcı bir etkisinin olmayışı, ekonomik hayatın yavaşlaması, küçülmesi vb gibi olumsuz senaryoları devreye sokması mümkündür.
Burada siyasi devlet aklının KOBİ ve esnafı rahatlatmak üzere KOSGEB üzerinden devreye soktuğu kredi genişlemesinin rolü ve önemi büyük olacaktır. Bu program, hem 2016 yılında başlayan kamu alacaklarının yapılandırması programının sağlıklı bir biçimde devam edebilmesini sağlayacak, hem de kısa vadede yürüyen alacak-verecek dengesinin bozulmasını önleyecektir.
Merkez Bankası, iki uzmanını bu operasyonu deşifre etmeye tahsis etse de kontrol yine kendi eline geçse...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder