Suriyeli mültecilere vatandaşlık verilmesine karşı çıkan toplum kesimlerinde iki tip empati yoksunluğu gözlemliyorum.
Birincisi yaşama hakkını teminat altına almak için ülkemize göç etmiş olan insanların yaşadıkları ile kendi ailemizin geçmişte bir şekilde muhacir olmuşluğu arasında görülen benzerliğin (inkarı/) yol açtığı sempati yoksunluğu,
ikincisi de doğrudan kendi şahsının sahibi olduğu kültürel, ekonomik, sınıfsal vb.insani özellikler ile mültecinin kendisinde uyandırdığı insani özellik algısı arasında bir örtüşmezlik, neredeyse hiçbir şekilde benzerlik göremiyor oluştur.
Bu yaklaşım sahipleri, böylelikle benzer tehditler karşısında kendisinin de muhacirlik potansiyeli taşıdığı hususunu yadsıyabiliyor ancak içten içe tedbir olmak üzere yöneticilerine "yeter artık, içinize dönün, dışarıyla ilgilenip tehlikenin üzerimize gelmesine yol açmayın; bu beceriksiz muhacirleri de bir an önce gönderin" mesajı veriyor.
Kanaatimce bu bir devekuşu tavrıdır ve kendini, varlığını, oluşumunu inkar politikasıdır.
Latinlerin dediği gibi 'ne gülüyorsun? Anlattığım senin hikayen.'
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sanatçının özgürlüğü
Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...
-
Orospu Çocuğu ifadesi, bugün yaygın olarak küfür maksatlı kullanılıyor: İtham edilen kişinin annesi, değersizleştirerek kişinin kendisinin d...
-
1- Nesrin Sipahi > Endülüste Raks 2- Müslüm Gürses > Sessiz Gemi 3- Gönül Aköz > Körfezdeki Dalgın Suya Bir Ba...
-
Kişisel Gelişim konusuna ilgi duyan okuyucu kitlesinin bir kısmının merakla beklediği Metin Hara ‘ya ait “ Aşkın İstilası, Yol” isimli kita...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder