HDP'li milletvekillerinin çağırıldıkları savcılıklara kendi rızaları ile gitmemeleri üzerine polis marifeti ile derdest edilip zorla götürülmeleri operasyonu, vukuu beklenen ancak zamanlaması sürpriz bir girişimdi.
Hadiseyi sunum biçimlerine baktığımda Hükümet yanlısı televizyon kanallarının kötü bir algı yönetimi sergilediğini görüyorum. (Altyazılarda Demirtaş ve Yüksekdağ'ın hangi cezaevlerine konulduğu gibi ancak gösteri yapmak isteyen örgütçülerin işine yarayacak bilgi paylaşımları var. Aymazlık. Yazık.)
Aralarında yaptıkları işbölümü gereği terör örgütünün kurmuş olduğu partide milletvekili olarak istihdam edilen şahısların yakın geçmişte yapageldikleri fütursuz, kışkırtıcı, meydan okuyan eylem ve söylemleri, kendi sesleriyle defalarca gösterilme hatasına düşülmüş, götürülme esnasında ortaya koydukları ergenlere özgü şiddet söylemleri de defalarca gösterilmiş, örgütün zayıf olan gücü öne çıkarılmış, PR'ına olumlu katkı sunulmuş, sefiller grubunun gün boyu propagandasına alet olunarak garip bir savunma psikolojisi ile Diyarbakır patlamasını yapanlar tutuklananların kardeşi değilmiş gibi operasyonun neden haklı olduğu konusunda gereksiz açıklamalar yapılmıştır.
Türkiye, kendi topraklarının yanı sıra, Irak ve Suriye'de de; kendisinin geleneksel düşmanları tarafından desteklenen terör örgütü ve bileşenlerine karşı başarılı bir mücadele yürütüyor. Son hendek girişimi ile terör örgütünün ciddi bir taban kaybına uğradığını da biliyoruz. Bu çerçevede vekillerin hukuk önüne çıkarılmasını, terör örgütünün tasfiyesi kapsamında önemli bir eşik olduğu düşüncesindeyim.
Doğru bir algı yönetimi, olan biteni sıradanlaştırmayı, öne çıkarmamayı, mümkün mertebe görmezden gelmek şeklinde işlemeliydi.
Sürecin dikkatle yönetilmesi, bölge sosyolojisinin teröre mesafeli tutumunu besleyip bir ay içinde ülke içindeki teröristik faaliyetlerin tasfiye edilmesi sonucunu doğurabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder