22 Ekim 2015 Perşembe

Mülteci ve Empati


Türkiye'ye 1980'lerden bu yana göç eden topluluklar hakkında kaleme aldığım bir yazıda: Bosna ve Bulgaristan muhacirleri, Irak ve Suriye göçmenlerinden bahsetmiştim.

Bir arkadaşım, Bulgaristan muhacirleri ifadesinin yanlış olduğu ve düzeltilmesi gerektiğini söyleyince şaşırdım. Beni, soydaş kelimesini kullanmam hususunda uyarmak istiyormuş.

Ataerkilliğin nerelere kadar uzandığına güzel bir örnek oldu bu uyarı. Bulgaristan muhaciri ile Bulgaristan soydaşı. Aynı mazlum kitlenin iki farklı adlandırması. O arkadaş nezdinde bu ifadelerden muhacir olanı uzak, soydaş olanı yakın anlamına sahip. Pek Müslümanca görünmese de nasıl bir kırılma, ama?

Konuşma, Türkiye'nin Suriye'den aldığı mültecilere kaydı. Arkadaşım, üstelik de yurt dışında yaşayan biri olarak Türkiye'nin 3 milyon mülteciyi kabul etmekle hata yaptığını, son Avrupa Birliği görüşmeleri ile belki de bu kabulün Hükümetin AB'den alacağı para için bir vesile olarak gördüğü yorumu ile devam etti.

Şayet, 3 milyon mülteci için bir referandum yapılırsa sonuç, Hükümetin istediği biçimde çıkmazmış.

Anlıyoruzki, yurt dışında yaşadığı için yurdundan sürgün olmuş bir mülteci ile kolayca empati kurmasını beklediğimiz insanlar bu temel özdeşlik duygusunu geliştirmekten mahrum kalabiliyorlar. Ya da siyasi yaklaşımları, vicdanlarının sesini bastırıp öncelikli düşünce haline gelebiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...