Bu aynı tren ve vagonda olmak metaforu, Akparti ile Fetö
cemaatini anlatmak için kullanılamaz. Vagon, lokomotife bağımlı olarak diğer
vagonlarla birlikte aynı yönde gider. Diyelimki AkParti ile Fetö, aynı
vagondalar, ön vagonda CHP, arka vagonda MHP, onun arkasında başka partiler
var. Demekki tren, Türk Siyasal Partileri treniymiş. Bu örnekten bir şey
çıkmaz. Demek istiyorsanızki, AkPArti, Fetö'yü destekledi, bürokraside
yerleşmesine yardımcı oldu. Haklı olursunuz. Doğru, öyle oldu. Buradan nereye
varacaksınız? AkParti yetkilileri de dahil bu gruba çeşitli adlar altında insan
ve maddi kaynak sağlayan Türkiye Toplumu, dindar insan profiline uygun olarak
adaleti tesis eden, haksızlık karşısında kimseyi tanımayan, dürüst, çalışkan,
güleryüzlü, halka hizmeti hakka hizmet olarak gören bir neslin yetiştiğini
düşündü. Desteğin arka planı bu değil midir? Buraya kadar bir sorun var mı?
Dindar adam, hangi koşullarda adaleti incitip/bir tarafa bırakıp ataerkil
ilişkileri (akrabalarının, grubunun çıkarlarını) öne çıkaran kararlar alabilir?
Türkiye’deki insanların ortalamadaki müslümanlık algısına göre bir cevap vereyim:
Tahayyül dahi edilmesi güç bir soru bu, ama cevabı basit: hiçbir koşulda.
Bir dindarın, kendi cemaatinin çıkarları için başka
insanlara iftira ederek madur olmalarını sağladığını gördükten sonra hala aynı
vagondaydınız benzetmesi yapmak masum görülebilir mi? Bu ülkenin gerçek dindarı
ile AkPartinin yetkilileri, zihnen aldatılmışlar, tecavüze uğramışlar, bunu
görmek o kadar mı zor? Tecavüze uğradığını hisseden bir insan topluluğuna, “ama
siz onları çok desteklemiştiniz, bu size iyi oldu” demek midir, yapıcı, insani
tavır? Hayır, bu; hadiseyi okumayla ilgili bir kapasite sorunun varlığına
karşılık gelir. Herkes, yapıp ettikleriyle kendi değerini kendi belirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder