4 Ağustos 2020 Salı

Türkiye Siyaset Dinamiğinin Bileşenleri

1- Kılıçdaroğlu, başkanlık seçiminde başarı kazanmak için resmi işbirliklerine gitmek istedi ancak bu aşamada ittifak sağlanamadı. AkParti, şartlarını zorlamasa da Bahçeli'nin ön alması ile Cumhur ittifakını oluşturdu. Başkanlık seçim raundunun kazananı, Cumhur ittifakı oldu.
2- Yerel seçimlerde ittifak ve işbirlikleri ihdas edildi. Bir çok büyükşehirde Millet ittifakı bu yarıştan kazançlı çıktı. AkParti seçmeninin bir kısmı medya, sosyal medya ve muhalefet propagandasından olumsuz etkilenerek CHP'ye oy verdi ya da seçime katılmadı. MHP seçmeninin önemli bir kısmı, Bahçeli'nin AkParti'ye endeksli stratejisini doğru okuyamadı ve kendi zekasını Bahçeli'nin stratejisinden üstün gördüğü için ittifaka göre değil kafasına göre takıldı.
3- HDP'nin Millet İttifakına destek vermesine rağmen müttefik çevrelerden saygı görme çabası olumsuz sonuçlandı. Başta İP olmak üzere CHP yönetimi de HDP'nin 'bizim oylarımızla oradasınız' şeklinde formüle edilen iddiasına kamuoyu önünde yeterli kurumsal saygıyı göstermedi.

4- HDP, Erdoğan'ın terör örgütünü ortadan kaldırmaya yönelik, Türkiye'yi güçlendiren ülke içi ve dışı tüm politikalarından son derece rahatsız. Erdoğan'ı iktidardan indirmek isteyen bir vizyona sahip her türlü oluşumla işbirliği yapmak için motive olmuş durumda. Bu nedenle saygı görmese de Millet ittifakını dışarıdan desteklemeye devam edecek.
5- Eski Başbakan Davutoğlu, partisindeki Başbakanlık görevinden Tayyip Bey öyle istiyor diye istifa etti. Ancak görevden ayrılma sürecinde yaşananlar, Davutoğlu'nun itibarını zedeleyen ve ayrılmayı bir gereklilik olarak yansıtan kimi girişimler nedeniyle yeterince barışçıl olamadı. Davutoğlu, samimiyetini ortaya koyan açıklamalar yapmasına karşın Tayyip Beyden emekleri karşılığı bir teşekkür dahi alamadı. Başbakan iken 'asıl olan Başbakanlık geçici hocalık baki' demesine rağmen Davutoğlu, akademiye dönmek yerine kamuoyunda giderek olumsuzlanan kişisel algısını kurtarmak ve intikam almak suretiyle Erdoğan'a zarar verebilmek için bir siyasi parti kurdu.
6- Ali Babacan, siyasi geçmişi AkParti ile başlamış bir siyasetçi. Ağır ol molla desinler stratejisi ile bir kaç perde gerisinden ülkenin mali politikalarını başarı ile yönetti. İnsanlığın kültürel müktesebatından ne şekilde yararlandığı, seçmene nerde, nasıl dokunduğu bilinmiyor. Nihat Ergun gibi gençliğinden bu yana düzgün siyaset yapan ancak Tayyip Beyin vitrin vermemesi, mikrofon uzatmaması, kendilerini dinlememesi sonucu siyasetten uzaklaştırılan kimselerin de katılımı ile sosyolojik bir talep olmamasına rağmen lideri göründüğü bir parti kurdu.

7-'Ağır Abi, Bilge İnsan' (!) Abdullah Gül'ü de güncel siyasetimizin oyun kurucuları arasında anmak gerekir. Gül, siyasi kariyerini Cumhurbaşkanı olarak erken bir dönemde bitirmiş oldu. Ancak Kılıçdaroğlu tarafından Başkanlık teklifi almasına karşın aklı havada olan muhaliflerin ayak diremesi sonucu yeterli desteği alamadığını görmüş ve kazanamayacağı bir savaşa girmekten kaçınmıştır. Kendisi uygun bir fırsat çıkarsa mutlu emeklilik günlerini, Tayyip Beyi indirerek ülkenin ali menfaatlerini sağlayacağına inanan muhalifler için sonlandırmakta bir an bile tereddüt göstermeyecektir.
8- Başta CHP olmak üzere Tayyip Erdoğan'ın kişisel düşmanları; Davutoğlu, Babacan ve Gül'ün AkParti'den seçmen transfer etmesini, oy almasını ümit ediyor. 5,6 ve 7. maddelerdeki bileşenlere muhalifler tarafından gösterilen PR, emek, saygı vb. söylem güzelliğinden değil, Erdoğan'ı devirme amacına ulaşmak içindir.
Faust'ta olduğu gibi Mefisto (şeytan) ile muhalefetin yaptığı anlaşma; ruhunu kendisine satmak karşılığında Erdoğan'ın düştüğünü görmek olduğu garip ama çok açıktır.
9- Muharrem İnce, CHP'li yöneticiler tarafından parti iktidarına doğal aday görülmesi nedeniyle tehdit olarak algılanıyor ve partinin içinde istenmiyor. Son genel kurulda kendisi görmezden gelindi. O da genel kurulda yapacağım dediği açıklamaları yapmadı. İnce, parti kurar ya da bir başka siyasi oluşum için CHP'den ayrılırsa Millet İttifakı kan kaybeder.

Kılıçdaroğlu'nun İnce'yi partide ve kontrol altında nasıl ve ne kadar süre ile tutacağını hep birlikte göreceğiz.


(Notlar)
1- Türkiye'nin Yargısı, tarihi boyunca iktidarlarla uyumlu giden bir aygıt olmuştur. Bugün AkParti'ye yargıyı manipüle ettiği suçlamasıyla yöneltilen eleştirilerin özel olarak kıymeti harbiyesi yoktur. Zira yargının ergime derecesi, gözlemlediğimiz kadarıyla yürütmenin ergime derecesinden genellikle düşük olmuş dolayısı ile yargı, son kertede iktidarların taleplerine, ülkenin çıkarlarına uygun kararlar almıştır.
Beğenelim, beğenmeyelim; Yargının davranış biçimi yapısaldır.
2- İçinde bulunduğumuz Başkanlık sistemi kuralları gereği Tayyip Beyle ayrılık yaşayan kişilerin AkPartiye oy kaybettirme dışında, bir başka nedenle parti kurma motivasyonlarını anlamakta güçlük çekiyorum. Bütün bu kırık kalpler kulübü üyeleri, Tayyip Beyin zamanında bir teşekkürü esirgemesi üzerine darılmış olabilir ancak evine dönmek ya da kurulu bir partiye geçmek yerine parti kurup gündemde kalmak için kendi değerlerini Ayasofya örneğinde görüldüğü gibi yokmuş gibi çiğnemeye başlamalarını, çıktıkları yolda dönüşüme uğramak olarak adlandırabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...