Satıcıların, fiyat artışını gerçekleştirmek için neden(ler)e ihtiyaçları vardır: Akaryakıt ve döviz fiyatlarında meydana gelen artışlar, girdi yönü itibariyle en sık görülen maliyet artış gerekçeleridir.
Bu gerekçelerin sahici olabilmesi için piyasanın büyük çoğunluğunun yeni kurdan fiili ithalat yapması ya da içinde yeni kurlardan ithalatı yapılmış ürünlerin olduğu malları satın alması gereklidir. Aksi taktirde arızi olarak meydana gelebilecek kur değişimlerinin fiyatlara yansıtılması mümkün ancak etik ve pratik değildir.
Enflasyon, temelde bir servet transferidir. Bu durum, fiyatlara etki etmeyi becerenin beceremeyene göre daha çok kazanması, zenginleşmesi anlamına gelir. Piyasadaki bütün mal ve hizmetler, teorik olarak her an fiyat arttırabilirken neredeyse tüm malların maliyeti içinde yer alan emek geliri, istisnai haller dışında yılda bir kez kendi fiyatını güncelleyebilir. Dolayısı ile enflasyon, en çok emek geliri elde eden toplum kesimleri üzerinde (sömürücü) etkisini gösterir.
ABD'nin yürüttüğü kur operasyonunun, gerek döviz fiyatları gerekse ülke genelindeki ticareti durdurucu nitelikte olduğu ve bu denli yıkıcı etki gösterdiği bir zamanda hızlı hareket edip yeni fiyat oluşumlarının önüne geçmek kamusal bir görevdir.
Temel iktisat kurallarından biri, fiyatların geriye esnekliğinin olmayışıdır. Diğer bir deyişle artan fiyat, geriye gelmez. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi, bu bakımdan kritik bir öneme sahiptir.
ABD tarafı, kur düzeyindeki gelişmelerin fiyatlara yansıtılması ile ilgili teşvik edici bir politika geliştirmiş olmalıdır. Bunun başarısız kılınması için Devletin çeşitli alanlarda faaliyet gösteren "piyasaları gözetim ve denetleme kurulları" ile Merkez Bankası'nın fiyat artışı konusuna her zamankinden daha çok önem vermesi gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder