Diyorlar ki oy oranları, geçmiş seçimler itibariyle bir eğilim analizi çerçevesinde yorumlanır. Buna göre önceki seçimde %41, sonrakinde %49, şimdi de %42 oy aldıysanız seçimin kaybedeni olmuşsunuz demektir. Seçimin kaybedeni ama Türkiye'nin en yüksek oy alan partisi aynı zamanda. Ne tutarsız, şizofren bir mantık?
Bu sihirli ayna, delirtir vallahi. Sorduğunuzda en güzelin siz olduğunu söyler ama diğer taraftan da bunun tadını çıkarmanıza izin vermez. Pamuk Prenses'in sizden bir tık daha güzel olduğunu ilave eder. Normalde bu durumda elinizdeki kumanda ile başka bir kanalı açmanız gerekir ama heyhat. Orada da aynı sudan içmiş bir başka uzman, benzer teraneleri seslendiriyordur. Kitle eğitimi, böyle sersem yapar insanı...
Oy vermek, seçim günü itibariyle bir karar vermek, partiler arasında bir seçim yapmaktır. Bir önceki seçimde ne yaptığınız, kime oy verdiğiniz yalnız kendinizin bildiği ancak sizi - oy vereni- bile bağlamayan bir bilgidir. Kimse "ulan geçen seçimde A partisine oy vermiştim, şimdi B'ye versem tutarsızlık olur. İnsanlar benim için yatırım yapmıştır, yazık..... onları yarı yolda bırakmış olurum, en iyisi yine gidip A partisine vereyim" demez.
%42 içinde bir sıralama önceliği yok. Yani oy vermiş seçmenin, ben bu %42'nin neresindeyim? İlk %5 içinde mi, %11 ila %24 arasında mı? gibi düşünceleri, anlamsızdır. Bu anlamsızlık, %42'nin kümülatif (birikimli) bir değer olmadığını gösterir. Yani yan yana dizilmiş 100 seçmen düşünün. %42'lik oy, bu yan yana dizilmiş 100 kişiden 42'sinin bir adım öne çıkması demektir. Evvelce öne çıkan 7 kişi bu dalgada 42 kişi ile birlikte hareket etmemiştir ancak bu defa öne çıkan 42 kişinin daha önce öne çıkan 42 kişi ile aynı kişiler olduğu iddiası da ancak bir safsatadan ibarettir. Bu 7 kişinin 42 kişiye borcu olmadığı gibi alacağı da yoktur. Fotografta ya varsınızdır ya da yok. %42, orijinal bir bileşimdir.
Ancak parti demokratik yarışın maksimalist yapısı gereği, "neden daha önce seçmenin %40'ının oyunu alırken sonra %49'unun oyunu aldım? Bu teveccühün sebebi nedir? Neden şimdi %42 aldım? Bu kayıp neden?" sorularını sorabilir, telafi politikaları izleyebilir.
Kolektif bir şuurla %42'yi bir araya getiren seçmenler, kimsenin sofrasında meze değildir. Tercihleri, öyle ya da böyle AkParti'yi ülkenin en müteveccih partisi yapmıştır: Memleketin en rağbet edileni. Bu seçmenin, tercihinden dolayı kimseye özür borcu yoktur. Tercihine en başta AkParti'nin sahip çıkması gerekir.
Şu sonuç odaklı maskülen tavırdan çok rahatsızım. Hiç ölmeyecekmiş gibi sürecin tadını sabote etmek, kendini ve çevresini mutsuz kılmak için elinden geleni yapıyor. Bizden, semtimizden uzak durasıcalar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder