“…Osmanlı dış ticaret açığı veriyor. Bunun büyük bir sebebi
de silah alımı. Clemenceau (Klimanso, dönemin Fransız Başbakanı), Sevr'den önce Damat
Ferit Paşa'ya, “1800'den 1917'ye kadar 117 senede 57 sene savaş yapmışınız, 1 milyon insanı üretim dışı bırakmışınız. Eğer
siz İngiltere gibi olsanız, İngiltere altı sene harp yapmış ve 60 bin asker kullanmış,
en kötü şartlarda bu insanların yarısını tarımda bıraksaydınız, sizin bugün ne
borcunuz olurdu, ne de başka şey." Yalnız o değil tabii, bir de bu
insanlara silah alınmış. Maalesef Osmanlı İmparatorluğu'nun silah rakamlan
elimizde yok, ne kadar silah ithal etmiş bilinmiyor. Fakat ordu rakamlarından
anlıyoruz ki, dış ticaret açığının büyük bir kısmı silah alımından kaynaklanıyor.
Bu nasıl kapatılıyor? Biliyorsunuz 1854 ve 1856'da alınan ilk iki borcun şartı vardır, silah alma karşılığında
verilmiştir. Yani Kırım Harbi sırasında Osmanlı ordusunu tekrar çağdaş bir ordu
haline getirmek için kredi verilmiştir. Borçlara baktığımızda, hiçbir zaman bu
borçların dış ticaret açığını, tediye bilançosunu kapatacak güçte olmadığını görürüz.
Demek ki, gizli bir gelir var. Bu, 1914'e kadar devam ediyor. Bu zamana kadar
Osmanlı İmparatorluğu, merkantilist gelirle yaşıyor. Bunun içinde Osmanlı Ordularının
yaptığı savaşların giderleri de var. Biliyorsunuz, Ruslar Ayastefanos'a (Yeşilköy)
gelir, 1877 muharebesinde bir şart koşarlar, "Ya tazminat verirsiniz ya da
İstanbul'u işgal ederiz," derler. İstanbul'daki
merkantilist tüccarlar, bankerler de dahil, toplanıp aralarında görüşme
yaparlar. "Bu parayı biz vereceğiz," derler ve Ruslar'ı içeri
sokmazlar. Bilirler ki, Ruslar içeri girerse başka şeyler de olacak. Galata esnafı
toplanır, parayı toplar, verir.”
Haydar Kazgan, Salı Toplantıları: İstanbul’un dört çağı, sh.
99-100
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder