Tayyip Bey, 'Demokrasi Nöbetlerine' ara verdiği veda konuşmasının sonunda; idam konusunu gündeme getirdi ve Meclisin bu konuda kanun çıkarması halinde kendisinin de gerekeni yapacağını -onay mekanizmasını çalıştıracağını- açıkladı.
Tayyip Bey, yıllardır Avrupa Birliğine giriş konusunda inisiyatifi elinde bulunduran Birlik'i, en güçlü olduğu yerden vuruyor:
-Türkiye ile ilgili haberleri, kendi doğrudan haber alma kaynakları yerine Fetö ve etnik terör örgütü süzgeçlerinden tedarik eden,
- empati konusunda hiçbir esnekliği bulunmayan,
- büyük resim konusunda görme özürlü,
teknokrat bir kadro tarafından yönetilen Avrupa Birliğinin, kendini idam gibi teknik bir konuya endekslemiş olması nedeniyle hareket alanını iyice daraltıp Türkiye'yi denetimlerinin dışına itecek bir gelişmeye doğru sürüklendiğini görüyoruz.
Türkiye'deki vesayet odaklarına karşı demokratların bir çeşit emniyet supabı niteliğinde gördüğü Avrupa Birliği, Fetö ve etnik terör örgütüyle geliştirdiği organik ilişkiler nedeniyle mevcut bürokratik kadrosunu yenilemedikçe - ki, bu durum bizim etki alanımızda olan bir tasarruf olmadığından gerçekleşmesi de mümkün değildir- ülkemiz için artık bir cazibe merkezi fonksiyonu taşımamaktadır.
Türkiye iç siyaseti açısından AB'den çıkma kararı verilmesi, yurt içi ve dışından gelecek tepkileri yönetme bakımından çok zorlu bir sürecin yaşanacağını, ciddi bütçeli PR'lar ile karşı saldırıların göğüslenmesi gerektiği açıktır. Bunun yerine adaylık sürecinin bizzat AB tarafından sonlandırılması, ancak bugünkü AB Bürokratları gibi gerçekte ne yaptığından habersiz -Türkiye gibi her an fabrika ayarlarına dönmek suretiyle kontrol dışına çıkma potansiyeli taşıyan bir ülkenin serbest bırakılması- ufuksuz bir kadronun sorunsuz bir biçimde başarabileceği büyük bir olay olacaktır.
Tayyip Bey, yıllardır Avrupa Birliğine giriş konusunda inisiyatifi elinde bulunduran Birlik'i, en güçlü olduğu yerden vuruyor:
-Türkiye ile ilgili haberleri, kendi doğrudan haber alma kaynakları yerine Fetö ve etnik terör örgütü süzgeçlerinden tedarik eden,
- empati konusunda hiçbir esnekliği bulunmayan,
- büyük resim konusunda görme özürlü,
teknokrat bir kadro tarafından yönetilen Avrupa Birliğinin, kendini idam gibi teknik bir konuya endekslemiş olması nedeniyle hareket alanını iyice daraltıp Türkiye'yi denetimlerinin dışına itecek bir gelişmeye doğru sürüklendiğini görüyoruz.
Türkiye'deki vesayet odaklarına karşı demokratların bir çeşit emniyet supabı niteliğinde gördüğü Avrupa Birliği, Fetö ve etnik terör örgütüyle geliştirdiği organik ilişkiler nedeniyle mevcut bürokratik kadrosunu yenilemedikçe - ki, bu durum bizim etki alanımızda olan bir tasarruf olmadığından gerçekleşmesi de mümkün değildir- ülkemiz için artık bir cazibe merkezi fonksiyonu taşımamaktadır.
Türkiye iç siyaseti açısından AB'den çıkma kararı verilmesi, yurt içi ve dışından gelecek tepkileri yönetme bakımından çok zorlu bir sürecin yaşanacağını, ciddi bütçeli PR'lar ile karşı saldırıların göğüslenmesi gerektiği açıktır. Bunun yerine adaylık sürecinin bizzat AB tarafından sonlandırılması, ancak bugünkü AB Bürokratları gibi gerçekte ne yaptığından habersiz -Türkiye gibi her an fabrika ayarlarına dönmek suretiyle kontrol dışına çıkma potansiyeli taşıyan bir ülkenin serbest bırakılması- ufuksuz bir kadronun sorunsuz bir biçimde başarabileceği büyük bir olay olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder