Hoca, konusuna hakim, kendi üslubunca şov yapıyor bile diyebiliriz. Hocanın asistanı Orhan Kuruüzüm, tüm samimiyeti ve gençliği ile dersin uygulama saatlerinde örnekler çözüyor.
Yarıyılın başlarını geçmiş ortalarına yaklaşmışız ancak daha
ilk sınavlar yapılmamış. Hangi saiklerle bilemiyorum, Ayhan Hoca dersin içinde
ancak hiç de tarzı olduğunu düşünmediğimiz bir biçimde ön sıralarda oturan
Mevlüt’e sesleniyor.
-
Sen, evet, mavi gömlekli(?), evet, sen...
-
Evet, Hocam.
-
Adın neydi senin?
-
Mevlüt, Hocam.
Muhtemelen, etrafıyla bir dizi diyalogun ortasında olduğu Hoca
tarafından saptanmış ve dersi dinlememenin cezasını yine Hoca’nın belirleyeceği
bir yöntemle çekecek…
Hoca, yerinden kalkmasına gerek olmadığını söylüyor.
Tahtada çözülmüş simplex algoritma probleminin optimizasyon tablosu var. Tahtadaki çözüm tablosunu göstererek soruyor:- Şimdi söyle bakalım Mevlüt, bu sağ taraf değerleri ne anlama geliyor?
Mevlüt'ün yüzü
beyazlamış, sesi titriyor.
- Bunlar, kullanım miktarları
diyor. Optimal çözümün sonuçları yani.
Sesini
kullanma biçiminden salladığını hissediyorum, ama dedikleri doğru. Hoca da
tatmin olmamış, tablonun en alt satırını gösterip bunların anlamlarını soruyor.
Aynı
güvensiz ses, son satırın atıl kapasite miktarı olduğunu söylüyor. Yeni
bir sallama denemesi gerçekleştiğini düşünüyorum ama sonuçta söyledikleri
doğru. Hoca da benzer kanaatte olmalı ki, yanlış ifadeler
kullanarak şaşırtmak istiyor, Mevlüt'ü ama hayır, Mevlüt, yine güvensiz bir tonlama ile
doğruyu söylemekte ve tuzaklara düşmemekte ısrar ediyor.Hoca, o gün Mevlüt’e ne sorduysa doğru bir cevap aldı. Ses tonu, ortamdaki izlenim, her ne kadar sallıyor algısını pekiştirse de duyduklarımız doğru cevaplardı. Konu da orada kapandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder