1 Mart 2015 Pazar

Firavun Sarayında bir Musa

Sevgili Genel Müdürüm, kıymetli yardımcılarıyla toplantı halinde... Devr-i iktidarında, Kurumun cennet gibi olduğunu düşünüyor, pek haksız da sayılmaz, sektörün iyi bir çok ismi, bünyeye transfer edilmiş durumda... Mevzuu,  nereden geliyorsa “kurumda mutsuz insan olmadığına” geliyor, genel müdür bunu savunuyor. Yardımcılarından birisi, adımı veriyor, mutsuz olduğumu söylüyor. 4-5 ay önce becayişe uğramışım. Böyle yazıp okuyunca tecavüz gibi bir anlamı var sanılıyor, öyle değil ama buna yakın bir ruh hali içindeyim. Becayiş denen bu renkli kelime ile tanışmam da bu olay vesilesiyledir. Neyse aradan kısa bir süre geçiyor, genel müdürümün beni çağırdığını söylüyor sekreteri...

Haber geldiğinden beri huzurum kaçtı. Şimdi bakıyorum da ne güzel fırsatmış; çık, içinden geçenleri münasip bir lisanla anlat. De ki, beni konfor alanımdan aldınız ve bana da düz mantıkla baktığımda makul gelen bir servise, müdür yardımcısı atadınız. Krediler konusunda üstad iken, orta okul terk gibi hissettiğim, bir alanın başına geçiriliyorum. Bilgiişlem sistemi hakkında çok az bilgim var ve bütün operasyon, bilgisayardaki menüler üzerinden  yürüyor. Becayiş sonrası bana alan açmak için aynı müdürlük içinde bir başka alanda görevlendirilen ve özel hukukta bana kardeşim kadar yakın olan arkadaş, “sor bana, çekinme” diyor. Eğitilecek bir temelim olsa gerisi gelecek yani. Ben de "sen genel olarak sistemi anlat, hangi menüleri ne için kullanıyorsun?" diyorum. "Şimdi işim var, böyle uzun sürer" diyor, bir türlü yöntem sorununda anlaşamıyoruz yani.
Ülke zor günlerden geçiyor. Bu durum ekonomiye de yansıdığı için başta finansal kiralama işlemleri olmak üzere genel plasman işlemlerinde de gözle görülür bir yavaşlama var. Öğrenmeyi geciktiren nedenlerden biri de bu. Sonuç: tatminsizlik, kendini gerçekleştirememe, başarısızlık hissi...

Genel Müdürün odasındayım. Masasında oturuyor. Nasıl olduğumu soruyor. Jenerik bir cevap veriyorum. Yok öyle değil diyor, mutsuz olduğumu söylediklerini belirtiyor. Doğruluyorum. Öne doğru eğiliyor: Kendini Firavunun sarayındaki bir Musa gibi gör diyor. Sabretmemi istiyor. Hayatın ters rüzgarları da olabileceğini, sonunu beklemek gerektiğini, bekleyenlerin kazandığını söylüyor. Bana nasihat ediyor. Benim tarafımda olduğunu hissediyorum. Fillerin tepişmelerinden çimenlerin ezildiğine girmiyor, hiç. Böylesi daha iyi galiba, soruna odaklanmıyoruz. Şimdilik yapabileceği bir şey yok, ama farkında artık, her şeyin yolunda gitmediğinin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...