11 Kasım 2013 Pazartesi

Girişimcilik Üzerine - 2


İstatistiklerin yalancısı olarak diyoruz ki, yeni kurulan işletmelerin %80’i, kuruluşunu izleyen birkaç yılda ekonomik hayattan çekilmekte. Nedenlerine ilişkin bir dizi gerekçe söylemek mümkünse de temelde iki nedenden söz etmek gerekli: Satışla ilgili problemler ve kurumsallaşma ile ilgili problemler...

Finansçılar, satışı işletmenin kalbine benzetirler. Kan oradan bütün vücuda pompalanır. Bütçe çalışmalarında da satış bütçesi en önce hazırlanır. Satış o kadar önemli bir faaliyettir ki, yoğun olarak devam ettiği sürece belki de işletmede var olan pek çok gider ya da maliyet esaslı problem, fark edilmek için kriz gibi daha dingin(!) zamanları bekler.

Üretim sektörü için ticari faaliyet döngüsü, hammadde alımı, üretim süreci, ürün satışı ve tahsilat olarak şekillenir. Sermaye, kısmen mal alımlarında, kısmen de faaliyet esnasında ortaya çıkan giderlerin finansmanında kullanılır. Ancak yeterince güven verdiğinizde –bankayı hatırladınız mı?- anlayışlı bir tarzı olan ticari hayat, bir taraftan girdi niteliğindeki mallarınızı vadeli almanıza imkan tanır, öte yandan sizden de aynı şekilde ürün satışlarınızı -alışlarınıza göre- daha uzun vadelerle satmanız için anlayış bekler: 45 gün vade ile al, 10 günde üret, 60 gün vade ile sat. 45.gün geldiğinde ödemeyi yapmak için yeterli kaynağınızın olduğunu umuyoruz. Zira geçmiş günler içinde kirayı, işçiliği, işçilerin sigortasını, muhtasarını, kestiğiniz faturanın tahsil etmediğiniz KDV’sinin karınıza tekabül eden kısmını, elektriği, … ödediniz. Liste uzun ama göründüğü kadar da ürkütücü değil, bilenler bilir. Ekonomik bir faaliyet içindeyiz, bunlar doğal etkinlikler. 70.gün geldiğinde müşterinizin ekonomik bir sorunu yoksa –basitleştirelim-satış gelirini tahsil edeceksiniz. Size güven telkin ettiği için kendisine vadeli mal satarak kredi açtığınız müşteriniz, iş ödemeye geldiğinde problem çıkarıyorsa, ciddi bir kalitesiz alacak stokunuz oluşuyor demektir. Böyle şeyler işin başlangıcında en azından istatistiksel olarak pek olmaz diye girişimci adayımızı rahatlatalım. Ama sermayenin önemine vurgu yapmak için verdiğimiz bu örnekten de görüleceği gibi her müşteriniz için belirlediğiniz bir kredi limiti olmalı ve bunu aşmamak için kendinizi dizginlemelisiniz. Genellikle tatlı karların önerildiği tekliflerde dile getirilmemiş riskler olur.

Sonuç olarak sermaye, bir işletme için iş fikrine yakın bir değerdedir. Sermayesiz iş olmaz mı? Olur tabii… Evrende neler olmuyor ki? Romantizm, 19. Yüzyılda doğmuş bir edebiyat akımı olarak günümüzde de anlamlı örnekler, beklentiler yaratıyor. Yukarıdaki paragraf, ısrarlı romantikleri, bir başka edebiyat akımı olan realizme döndürmek için kaleme alındı. Şimdi gerçekleri konuşalım: Sermayeniz değerli ve gereklidir. Asla herhangi bir nedenle zayi edilmemeli ve dahi etkin/verimli kullanılmalıdır.
Amaç sermayenin kıt bir kaynak oluşundan hareketle etkin kullanılması olunca yeni kurulan işletmenin sabit giderlerini daha başlangıçta makul tutması elzemdir. İşte bu noktada 1980’lerden bu yana dünyada yaygınlaşmaya başlayan, ülkemizde KOSGEB’in amiralliğini yürüttüğü İŞ GELİŞTİRME MERKEZİ uygulamalarından bahsetmemiz gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sanatçının özgürlüğü

Yeteneklerini icra etmek, sanatçıyı günlük maişetini tedarikten alıkoyduğu için tarih boyunca sanat ve sanatçı, hamilik müessesine ihtiyaç d...