Büyük resim anlatıları böyle olur. Detayları olabildiğince sadeleştirir, görüneni anlatırsınız. O zaman problem nerede?
Türkiye, liberal demokrasi rejimini tercih etmiş bir ülke. Burada devlet ekonomik planlar yapar, kendi kamusal hedeflerine uygun yatırım yapan girişimcileri, vergi almayarak, kredi tesis ederek vb. yöntemlerle destekler, yönlendirir teşvik eder. Hiç bir yöne icbar etmez.
Girişimci, inşaat yapmak istiyorsa kaynağını bulur, yapar. Devletin Toki dışında inşaat yatırımı yok. Toki de bildiğim kadarıyla yurt dışından kredi almıyor. Ancak bankalar, üretilen konutların finansmanı için ihtiyaç duydukları fonları, yurt dışından temin ediyorlar, edebilirler.
Etrafımızdan biliyoruz, imkanı olan pek çok girişimci gerek fırsat gerekse imkanları elvermesi nedeniyle konut yapmaya yöneldi. Görünür konut stokunda bir arz fazlası var. Durumu gören yeni girişimci, piyasanın doyduğunu anlıyor, yeni pozisyon açmıyor.
Büyük resim anlatısında kullanılan ete kemiğe bürünmüş Türkiye somutlamasının fiziki karşılığı, bankalar ve çeşitli proje sahibi müteahhitler. Devletin özellikle müteahhitlerin batmaması için özen gösterdiğini, kampanyalar yaptığını da gördük. Zira inşaat sektörünün çok fazla sektör ve kesimle ticari bağları var ve sektörel bir batış, ekonominin bütününde onarılmaz hasarlara neden olabilir.
Türkiye'yi ve Türk Devleti'ni şamar oğlanı gibi gören anlayışın detayda devletle birebir karşılığı olmayan büyük resim beyanlarında bulunması ve bu kapsamda kendi gibi olanla girdiği karşılıklı onay mekanizmasını "değil mi Muhittin?" anekdotuyla bağlamak üzere insafınıza terk ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder