Muhittin Hoca'nın her zamanki gibi öğrencilerin arasında oturduğu bir gün Aydın Hoca, bir hatırasından bahseder: "... İlaç şirketinden geldiler. Yeni bir ilaç geliştirmişler. Benden denememi ve ilacın bağımlılık yapmadığına dair bir rapor vermemi istediler. Muhittin biliyor, değil mi Muhittin?"
Muhittin Hoca, tastik eder: "tabi hocam..."
"... Aradan şimdi hatırlamıyorum, 20 günden fazla geçmiş olmalı, ben ilacı denedim ancak bağımlılık yaptığını görmedim. Hemen raporumu yazdım gönderdim... Değil mi Muhittin?"
- Tabi Hocam...
- O hafta sonu, Kocaeli'nde bir sempozyum vardı. Muhittin'le beraber gittik. Hatırladın değil mi Muhittin?
- Evet Hocam...
- Gittik ama ben otobüste fenalaştım. Meğer, ilaç bağımlılık yapıyormuş. Kendimi otogardan eczaneye zor attım. Değil mi Muhittin?
- Evet, Hocam.
- Eczacıya ilacı sorduysamda "... Maalesef, hiç kalmadığı şeklinde bir cevap aldım. Yıkılmıştım. Eczacı, halimden müteessir olmuştu.
- Ne oldu diye sordu.
- Şey... Galiba ilacın bağımlısı oldum dedim...
- Nasıl olur, mümkün değil; bakın, ünlü profesör Aydın Türkbal'ın raporu var, bu ilaç bağımlılık yapmaz!
Çok bitkin bir şekilde gösterdiği yere baktım. Cam tezgaha alttan raporumun bir fotokopisini yapıştırmış, ona işaret ediyordu. Başımı iki yana sallayıp;
- Üzgünüm, Aydın Türkbal benim. Maalesef erken karar vermişim. İlaç, bağımlılık yapıyor dedim. Değil mi Muhittin?
- Tabi, Hocam...
- O zaman eczacı, elini ağzına götürüp "öyle mi?" dedi... Eğilip masasının çekmecelerinin birinden ilacı çıkarıp uzattı:
- Buyurun, Hocam; alın kullanın. Çok az sayıda kaldı. Yok satıyor, ilaç. Dostlar için bir kaç kutu ayırdık. Alın lütfen kullanın.
Çok teşekkür edip hemen bir tane kullandık oradan sempozyuma geçtik, değil mi Muhittin?
- tabi, Hocam...
Rahmetli Aydın Hocanın buna benzer başka hikayeleri de var. Mekanı cennet olsun. (Muhittin Hocanın bu kadar ezilmişlikten sonra ne kadar sert bir Hocalık yaptığını tahmin etmişsinizdir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder