29 Nisan 2016 Cuma

Yanlış Tarih Okuması

Son bir yıldır, Fetö'nün PR'ı ve yurt dışından sağlanan moral ve fizik desteğin köpürtmesiyle öne çıkan; terör örgütünün mevzi ataklarından cesaret bulmuş dindarından akademisyenine bazı Kürt "aydınlarının", Cumhuriyet tarihimiz boyunca Kürt halkının başına gelenleri yanlış okudukları kanaatindeyim.
Onlar, Cumhuriyeti bir Türk projesi olarak görmekte ve yaşadıklarının etnik farklılıktan kaynaklandığını sanarak terör örgütünün yapıp etmelerini meşrulaştırmakta ve kınadıkları ...uygulamaların Kürt versiyonunu hayata geçirmek için kişisel ve kurumsal etki alanlarındaki tüm imkanları kullanmaktadırlar.
Bulundukları yolun çıkışı olmadığı kanaatindeyim. Teşhisleri ve çözüm önerileri yanlış. Güc'ü adaletten üstün tutmanın (ataerkil kültürün), düşünce tembelliğinin, tarihi vizyondan yoksun olmanın getirdiği sonuçları yaşıyorlar, yaşıyacaklar.
(Kimseyi ateşten korumaz kelimelerim. İsmet Özel)

Yeni bir Müslümanlık türü

Memleketimizde yeni bir müslümanlık türü ortaya çıktı: Bütün diğer müslümanlık ekolleri gibi bu tür de sahih İslam'ı kendisinin temsil ettiği iddiasında.
Anadillerinin Türkçe olmasına ve aktif olarak Türkçe konuşmalarına rağmen etnik kimliklerinin bulunmadığını ifade eden müntesipler, günümüzde İslam'ın itikat ve siyasi alanlardaki temsilcisi olduklarını iddia eden Ehli Sünnet, Şia ve Vehhabilik ekollerinden uzak olduklarını, bu tip kimlikleri tanımadıklarını beyan ediyorlar.
Grup kendisini inşa edip ortaya koydukça belirginleşen performansı, buradan kamuoyu ile paylaşmaya devam etmek istiyorum.

27 Nisan 2016 Çarşamba

Türkiye Cumhuriyet üzerine sistemik okuma

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bin yıla yakın bir süredir Selçuklu, çeşitli Anadolu Beylikleri ve Osmanlı ailesinin yönettiği Anadolu coğrafyasında bugün hüküm süren devletimizin adıdır.
Bu devlet, bir şekilde parçalanıp egemenliğini yitirmeyecekse, bölgesinde irade ve rızası dışındaki oluşumların yaşama şans ve imkanı bulunmamaktadır.
O zaman Esad, Işid, PKK, PYD, Rusya, Ermenistan, İsrail, İran ile Irak'ın ve dahi bunlarla Türkiye'yi meşgul edip güçsüz düşürmek maksadıyla kendilerine silah ve kaynak temin eden ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkeler, uzun vadede bu girişimlerinin bedelini ödeyeceklerdir. (Grup halinde sıralayınca kalabalık bir kuvvet topluluğu gibi görünen yapıların, zannedilenin aksine sağlıklı koalisyonlar oluşturma imkan ve ihtimali bulunmamaktadır.)
Kontrolü ellerinde tuttuğunu sanan ve bölgede Türkiye aleyhine tasarrufta bulunan güçlerin, uygulamalarını gördükçe tarihsel vizyondan mahrum bulunduklarına dair olan kanaatim pekişmekte.
Tarih, bir denge halinin bir başka denge haline evrilmesinde saldırganlıktan çok sabretmenin önemini ortaya koyuyor.

22 Nisan 2016 Cuma

Kafası karışıklıklar için "Etnik Kimlik" ve işlevi

Etnik kimlik, asabiyet demek değildir, şeytan işi değildir, bizzat Allah'ın yaratması, dolayısı ile ayetidir. Bu haliyle nötr bir şeydir, aynı kategorideki başka nötrlerden (etnik kimliklerden) bir farkı yoktur. (Küçük Prens'in kurt ile öyküsünde yer alan ve bağ kurmak diye nitelenen kendi kimliği ile kurulan duygusal bağ dışında...)
Etnisitenin üstünlük aracı olarak kullanılmasına ırkçılık diyoruz, bu bir kullanıcı tercihidir, islami açıdan haramdır, doğal bir etiket değil, ayet değil, inşa edilen bir kimliktir.
Etnik kimlik, bireyi bir coğrafyaya bağlar, üzerine bir tarih yükler, devlet, dil, kültür yükler, acı, sevinç ve travma yükler.
Bütün bu yüklemelerin tabiatta bulunma biçiminin mükemmel ve sorunsuz olduğunu söylemiyorum.
Sorumluluğum da burada başlıyor, zaten. Bütün bunların bana yüklediği misyonu bir elbise gibi kuşanıyorum.
Öte yandan bu yüklemelerden "kaçmak/kaçınmak" isteyene de bir sözüm yok.
Ama bunu müslümanlık adına yapmasınlar.
Ne zamandır müslümanlık, Tevfik Fikreti'in tanımladığı anlamda "Vatanım ruyi zemin, milletim akvamı beşer" diyen yumurta kabuğundan çıkmış, vatansız ve geçmişi olmayan bir insan tipi inşa eder oldu? Yok böyle bir tanım.

16 Nisan 2016 Cumartesi

Yolunda gitmeyen işler

Aldığı onca ev terbiyesine rağmen fareyi görünce başka her şeyi unutup fıtratına uygun bir şekilde saldırıya geçen kedi örneği gibi, işine yarayacak bir gelişme olduğunda medeniyete dair tüm kazanımlarını terk eden arkadaşlara dikkat çekmek istiyorum.
Hapishanede devletin yetkilendirilmiş kolluğunun gözetiminde cezasını çekmekte olan mahkumların, başka mahkumlar tarafından infaz edilmesinin devlet otoritesine yönelmiş terörist bir saldırıdan farkı yoktur.
Sabancı cinayeti mahkumu Mustafa Duyar ile Rahmetli Özgecan Kardeşimin katilini katledenler; devletin, emaneti altındaki canları korumaktan aciz bir durumda olduğunu ortaya koymuşlardır.
Bu büyük resmi görmeyip katilin yine kendisi gibi bir başka mahkumun silahlı saldırısıyla infazına sevinenler, tepkisel düşünce kalıplarını, stratejik düşünce kalıplarına dönüştürememiş, vizyon sorunu olmayan(!), kısa mesafe koşucusu, sonuç odaklı tiplerdir. Bu arkadaşlarla birlikte yol alanlar, kendilerine dikkat etsinler.

Avrupa Parlemento Raporu

Avrupa Parlementosunun bugün açıklanan raporunda terör örgütünün silah bırakması talep ediliyor. Benzer bir söylem yakın geçmişte ABD Büyükelçisi tarafından da dile getirilmişti.
Türkiye, sırf Kürt vatandaşlarının kimlik sorunlarını çözerek terörün speküle edebileceği zemini ortadan kaldırmak ve ülkemizde huzuru tesis edebilmek için bir çok proje geliştirdiği halde tüm bu girişimler, terör örgütünün saldırıları ile işlevsiz hale geldi.
Temmuz 2015 döneminden bu yana Türkiye...'nin güneydoğusunda yürütülen mücadelenin hedefi, terör örgütünü yok etmektir. Aradan geçen on ayda bu hedefe ölçek bazında yaklaşıldığını, yakın bir gelecekte bölgenin tamamen temizleneceğini öngörmekteyim.
Bu sonucun alınmasında HDP adındaki terör örgütünün siyasi organında görevli zevatın medyadaki görünürlüğünün; dolayısı ile etkisinin azaltılması yanında; şehit kayıplarının infial düzeyinde, görevlileri ve yakınlarını cepheye gitmek konusunda tereddüte sevk edebilecek 'aşırı duygusal yoğunluklu haber geçişlerinin' azaltılmasının da etkili olduğu kanaatindeyim.
Abdülhamid'in önemli kararlar alma arefesinde Rus sefirine danışarak verdiği önerinin tersini yapması gibi AB(1+D)'nin ülkemiz hayrına(!) olan beyanlarına kayıtsız kalamayacağımız aşikar olduğundan (sonra Tayyip Bey, kolay sinirleniyor diyorlar :)) terör örgütünü silahsızlandırmak çağrısını, Silahlı Kuvvetleri işinden alıkoymak, dolayısı işe terör örgütüne nefes aldırmak amacında bir girişim olarak değerlendiriyoruz.
Hem sonra uyuşturucu ticaretini kim yapacak?

Dindarların aşırı siyasallaşması

Genç, yaşlı dindar insanların, sağ ellerini kaldırıp işaret parmaklarını sallayarak "ya Allah, Bismillah, Allahuekber" diye öfkeyle, hiddetle bağırmalarını çok çirkin buluyorum.
Popüler kültüre tabi başka sosyolojik hareketlerden mülhem bu saldırgan davranış biçiminin, içinde güce endeksli potansiyel bir şiddeti barındırdığı kanaatindeyim.
Sloganda sıralanan medeniyetimizin değerli kelimeleri, söyleniş tarzı nedeniyle bizi birleştirme işlevi görmekten çok karşı tarafa yönel...ik "imkanımız olursa görürsünüz" gibi bir meydan okuma niteliği ile bayağı bildiğimiz sin kaflı küfür hüviyeti taşımaktadır.
Allah, zalimi de; "güç bize geçince biz de sizin bize yaptığınızın aynısını size yapacağız" itikadında olan mazlumu da islah etsin; kontrol duygusunun esaretine girerek kendi olmaktan vaz geçen herkese akıl, fikir, izan ve vicdan nasip etsin. Âmin.

Murat Karayalçın

Gürkan Zengin ve Ekol tv'ye teşekkür ediyorum. Ankara BB ve SHP'nin eski başkanı Murat Karayalçın'la mülakat yaparak 'adam s...