Midas'ın berberinin sır ölümünden sonra kentin traşıyla ünlü bir başka berberi, Kralın hizmetine atanmış.
İlk traş sırasında da tuhaf bir şeyler olduğunu kavramış Berberimiz. Nitekim Midas'ın saçlarının kısaltmasıyla birlikte kulaklarının şekli ortaya çıkmaya başlamış. Uzun eşek kulakları imiş bunlar. Görmezden gelmiş, akıllı adam. Yanlış olur diye bir şey de sormamış. İşi bitince sıhhatler olsun demiş, ayrılmış saraydan. Sonrası malum karın ağrıları... Kimselere bir şey diyememiş ta ki ikinci kez traş için saraya çağrılana dek. Merakı katmerlenmiş ama yine kendiliğinden bir bilgi akışı olmamış; kocaman uzamış kulaklar, oldukları yerde duruyorlarmış. İçinden gelen kıkırdama hissini bastırmış ama Kral Midas'ın kuşku dolu bakışlarını da üzerinde hissediyormuş.
Neyse ikinci ayın bitiminde sahip olduğu bu sırrın meslek etiğine aykırı olduğunu fark etmiş. Bir berberin ortamı, aynı zamanda çevresel bilgilerin toplandığı ve bir mantık dahilinde kamu yararına yeniden yorumlanarak servis edildiği bir mekandır. Berber, Midas'ın sırrını toplumla doğrudan paylaşamayacağını biliyormuş ama bu sırrı bir kuyuda seslendirmesinde bir mahsur bulunmayacağını düşünerek kuru incir aldığı dükkandan çıkıp şehir dışındaki kuyulardan birinin başına gelmiş. Bedenini kuyuya sarkıtıp elleriyle dengesini sağlamış ve vaktinden önce öldüğü kanaatinde olduğu meslektaşını aklına getirerek olanca gücüyle haykırmış: "Doğal kurumuş incirin kilosu 70 liraaa!, Doğal kurumuş incirin kilosu 70 liraaa... "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder