"... Ey gönül sabr et tahammül kıl ona
Yâre erişmek işi az az olur..."
Merkez, faizleri arttırdı ancak uygulamanın 1 Haziran'da başlayacağını ilan etti.
Büyü bozulmasın diye kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Tayyip Bey, mesela. Konuşmalarında "bak yine beni dinlemedi, yaramazlar" tadında bir çıkış yapmadı. Allah için rakipleri de ağızlarını açıp kışkırtıcı bir göndermede bulunmadılar. Bir kırmızı pazartesi sendromudur, gidiyor. Ama yolunda gitmeyen şeyler de var. Finans kesiminin kaşar yöneticileri, "bu devlet, bize ödeyeceği faizlerle batmaz be kardeşim" pişkinliğinde mevcut faiz oranını henüz sindirmedikleri halde (açgözlülükten) yeni faiz arttırımı için "yok, Çetinkaya, sadeleştirme konuşmasında ve Londra'da yabancı yatırımcılara dünyanın en yüksek ikinci reel faizini veriyor olmamıza rağmen yeni faiz arttırımı için sinyal verdi" biçimindeki beyanlarıyla Merkez üzerinde yeni baskılar oluşması için şimdiden kamuoyunu hazırlamaya başladılar. Çetinkaya'nın öyle bir stratejisi yok, işini yapmaya çalışıyor ama kime anlatacaksın? Allah, kimseyi açlıkla imtihan etmesin. Düzgün bir aile terbiyesi almadığı halde çocukluğunu açlıkla, yoklukla, yoksunlukla geçirmiş insanlar, üç nesil evladını besleyecek servete de ulaşsalar da varlığın tadını çıkaramıyor, her şeyini kaybedip yeniden açlığını geçirdiği o çukura dönme korkusuyla zalim üssü zalim oluyorlar. Kemikleri yok bunların. Hani diyorlar ya paranın dini imanı yoktur, el hak doğru. Aile terbiyesinde fire varsa "çok para sahibinin" de dini, milliyeti öncelik sırasında çok arkalarda geliyor. Bu grubun ortak paydası, kaybetmekten korktuğu o parayı çoğalarak korumak oluyor.
Servet, kişisel değerlerini hayatta kalmak üzerine inşa etmiş insanı ele geçirdiğinde arabanın önüne koşuyor, at gibi kullanıyor.
Dövizdeki düşüş sürecek, çok daha fazla sürecek. 4,20 kuru için Merkez'in ihracatçıyı korumak üzere aldığı bir karar vardı. Kur, 4,20'ye doğru indikçe bakalım Merkez, bunun düşüşün alt sınırı olmasını nasıl engelleyecek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder