8 Kasım 2014 Cumartesi

Yırca'da olanlar

Manisa-Soma’nın Yırca Köyünde olanlar, kesilen ağaç sayısı-dikilen ağaç sayısı ikilemi parantezinde değerlendirilirse eksik olur. Malumunuz ağaçlar, birer canlı varlığı olarak ekosistem oluştururlar. Dolayısı ile A bölgesinde kesilen ağaç topluluğu ile oradaki ekosistem (hayvan türleri, iklim değişiklikleri vb)  yok edilirken B bölgesinde dikilen ağaçlar, bölgede ekosistem oluşmasına yol açarlar. Ancak konunun ekosistem olması nedeniyle her iki hareketin de başka artçı sonuçları olur. Bu ekosistemden ekonomik anlamda yarar sağlayan insan topluluğunun sosyolojisindeki değişim gibi... İnsanların ruhlarına sinmiş, hareketlerinin kaynağı "değerlerinde" anlam bulmuş olan ağaçla, hayvanla, toprakla, başka insanlarla halihazır komşuluk ve ticaret gibi ilişkilerini göz önünde bulundurmadan, ekosistemi dolayısı ile de habitatı etkileyecek radikal bir kararı uygulamak mümkün değildir. ÇED raporlarında bütün bunların öngörülmüş olması gerekirdi. Bu öngörülerin uygulamalı programları olması gerekirdi.

Ak Parti, nasıl sonradan paralel yapıyı doğurduğu anlaşılacak olan cemaatin yükselişini, "Bunlar dindar. Bunlardan kimseye zarar gelmez. Bunlar, her şart altında adaleti tesis ederler" şeklinde tarihten kopuk, çocuksu bir romantizmle desteklediyse; Yırca olayında da yörede görevli devlet bürokrasisinin süreci, sonuçta bölgedeki insanlarımıza ve Ak Parti'ye zarar verecek biçimde yönettiklerini görmesi ve buna göre pozisyon alması uygun olur. Ağaçların kesilmesi ve köylülerin tartaklanması gibi maşeri vicdanda onarılması güç izler bırakan eylemlerin faillerini, bürokratik destekçilerini, bu süreçte direnen halka "öteki" gibi davranan bürokrat kadroyu tespit edip devlete nezaret eden bir Hükümet olarak sorgulamalı, savunma almalı ve bu yarayı sarmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Murat Karayalçın

Gürkan Zengin ve Ekol tv'ye teşekkür ediyorum. Ankara BB ve SHP'nin eski başkanı Murat Karayalçın'la mülakat yaparak 'adam s...